Avrupa Futbol Dünyası bu sene özelikle iki takıma kilitlenmiş durumda. Bir tanesi son birkaç senedir kendisini konuşturan Simeone’nin Atletico Madrid’i. Barcelona’yı eledikten sonra ligdeki şampiyonluk mücadelesine rağmen bir kez daha gündeme gelen Madrid. Bir diğeri ise tam bir peri masalı yaşayan Ranieri’nin Leicester’ı
Bu iki takımın hikayelerinde de, oyun sistemlerinde de benzerlikler boy göstermekte. Hepimiz biliyoruz ki, genellikle büyük takımlar topa sahi olarak oynamayı severler. Oyunu yönlendirir, topu dolaştırır ve bulduğu boşluklardan çalıştığı set organizasyonlarla rakibini zorlar.
Ama gerek Mourinho’nun takımları gibi gerekse de konumuza sebep iki takımın oyununda olduğu gibi. Topa sahip olmayan takımlar da işlerini doğru yaptığında büyük belalar yaratabiliyorlar. Mantık basit. Olabildiğince minimum hata yapmak. Ve topa sahip olan rakibi olabildiğince hataya zorlamak. Topa daha çok sahip oldukça topla daha çok hata yapma riskiniz artar.
Yunanistan, Zambia, Uruguay gibi takımlar geçmiş dönemde topa sahip olmayarak turnuvalar kazanmışlardı (Yunanistan oyununu biraz daha farklı noktaya koyabiliriz). Hatta Uruguay ve Zambia topa sahip olma oranında turnuvalarında son sıradaydılar.
Hatırlayın Kloop yönetimindeki Dortmund’da pasa dayalı değil koşuya ve transion’a dayalı bir anlayışı vardı. Hatta zaman zaman topu rakibe bilerek vermek de oyun stratejisi içindeydi. Ya da Schmidt yönetimindeki Leverkusen, Schmidt ne demişti hatırlayalım “Topla daha çok oynamak demek, takımın bireysel yeteneklerine daha çok ihtiyaçduymak demek. Bu da başarı ihtimalini dar bir çerçeveye sokmaktır.
Simeone, Atletico’nun başına geldikten sonra alt etmesi gereken bir Ronaldo, Messi sistemi vardı. Bu sistemi onların takımlarının sistemiyle yenmesi mümkün gözükmüyordu. Yapılması gereken tek şey dünyanın en iyi topsuz oyununu oynayan takımını kurmak. İki rakibinden de az gol yemeye başlayan Atletico, şüphesiz topa sahip olduğu zaman da tehlikeli bir takım. Ancak onları sıra dışı yapan, rakiplerine kabus yaşatan an topa sahip olmadıkları bölüm.
Premier Lig lideri de işte bu strateji ile yola çıkmıştı. Eski Atletico antrenörü Ranieri aslında bu teoriyi bir üst seviyeye çıkarttı dersek yanlış olmaz. Topa sahip olma v pas isabet oranında ligde sondan 3. Sırada yer alan Lecester Opta verilerine göre gol organizasyonlarında tüm rakiplerinden daha az hata yapan bir istatistiğe sahip.
Skysports Adam Bates Çevisiri
http://www.skysports.com/football/news/11096/10239366/leicester-show-the-value-in-being-the-best-team-without-the-ball
Comments
No Comments