Pele’nin Çocuk Pele’ye Mektubu-Bölüm 1

Sevgili Edson ( Ya da ailenin seni çağırış şekli ile Dico)

Dikkatlice dinle.

Ailen Tres Coraçoes’den taşınırken sakın annenin çoraplarını unutma. Çok gençsin, sadece 5 yaşındasın, ancak o çorapları unutmamalısın. Eğer unutursan hayatın çok farklı olabilir.

Sen ve ailen Bauru denen küçük bir kasabaya taşınacaksınız. Baban nedeniyle oraya taşınıyorsunuz. O Bauru Atletico diye bir kulüpte futbol oynuyor. Bauru’da ailenin basit bir evi var. Sen ve kardeşin aynı yatağı paylaşıyorsunuz. Bu her zaman konforlu bir durum değil ancak bunun sayesinde ikiniz çok yakın iki arkadaş olacaksınız.

Evin önünde hiç yeşillik yok. Tamamen kir ve toprak. Burası senin ilk futbol sahan. Sen ve arkadaşların çubuk ve bambuları keskin bıçaklarla kesip buraya kale yapacaksınız.

Gerçek top alacak paran yok. İşte bu yüzden asla o çorapları unutmamalısın. Ailenin çok az parası var. O yüzden o çorapların içine eski gazeteleri istifleyerek top yapacaksın kendine.

Topun hep yuvarlak olmayacak. Ama sorun değil. Arkadaşlarınla birlikte saatlerce oynayacaksınız dışarıda ve senin lakabın “ayakkabısız olan” olacak çünkü futbol ayakkabısı almaya da ailenin parası yetmiyor. Çamur göletlerin etrafından geçmeyi hemen öğreneceksin. En büyük tehlike su. Ve çamur göletleri senin ilk savunma rakiplerin olacaklar.

Bu mektubu iki dakikalığına kenara koyup hemen annenden özür dilemeye gidebilirsin. Çünkü yıllar boyunca ondan çok çorap alacaksın.

Annen. O çok güçlü bir kadın. Şu anda neredeyse 99 yaşında. Hala arada sana takılıyor bu yaşta bile. Onu ziyarete gittiğinde sakın konuşmak istediğin konuyu belirlemeye çalışma. Her seferinde şunu duyacaksın; “Benim evimdesin. Benim konularımı konuşacağız”

GettyImages-79035657

 

 

 

 

Evde her zaman patron o. Baban çoğu zaman futbol takımıyla birlikte uzaklarda. Para biriktiren de, sen, erkek kardeşin, kız kardeşinin kitapsız ve ayakkabısız kalmamasına dikkat eden de o. Hayatın boyunca hatırlayacağın bir ders var. O da komşunla alakalı olanı, hani ağacında Mango Ağacı olan.

Bir gün onların ağacından bir mango getirdin eve ve annenle aranda şöyle bir diyalog oluştu

Dico, bunu nereden aldın?

Yolun karşısında ki Donna Maria’dan

İzin aldın mı?

Evet, elbette ( Tabi ki yalan)

Tamam Dico, hadi gidip Donna Maria’ya bunun doğru olup olmadığını soralım.

Bazen kötü bir çocuk oluyorsun. Büyüdükçe bu anları hatırlayıp utanacaksın.Ama bu annenin sana öğrettiği en önemli dersti. Bu Mangolar hakkında değil Edson. Bu diğer insanlara saygı duymakla alakalı.

Biraz da babandan bahsedelim. Çoğu kez seni sokakta oynarken seyrediyor. Sen 1 gol de atsan 4 gol de atsan baban hep daha iyisini yapman gerektiğini söylüyor

Nasıl? Anlamadın mı?

Hayır evlat hayır diyor sana. Demek istediğim şu; diğer işleri de yapmayı öğrenmek zorundasın. Saha da inanılmaz yetenekli bir çocuksun. Sadece gol atmamalısın.

Bu çok önemli bir tavsiye. Bunu hayatın boyunca aklında tut. Daha sonra hayatın değişecek. Ancak Santos takımında oynamaya başladığında da sana söyleyeceği şeyler aynı olacak.

( Evet Edson doğru duydun. Sen profesyonel bir oyuncu olacaksın. Sakin ol. İlerleyen satırlarda anlatacağım)

Maçlardan sonra babanla aranda şu tarz diyaloglar olacak

2-3 tane kötü pas verdin. Neden?

Ama baba 4-1 kazandık ya.

Daha itinalı olmalısın. Daha iyi olabilirsin.

Gördüğün gibi baban mücadeleci bir adam. Bir keresinde bir maçta 5 kafa golü atmıştı. Bu Brezilya da bir rekor. Maracana’da 1000. golünü atarken, o bir penaltı vuruşu olacak. O anda tüm dünya bir saniyeliğine duracak. ( Bu sana Tanrı tarafından verilmiş bir hediye). Statta büyük bir parti havası oluşacak, buna karşı takım taraftarları da dahil olacak. Bir kupa alacaksın, fotoğraflar çekilecek, ve o an tarih kitaplarına geçecek. Kutlamalar sırasında baban kulağına eğilip sana şunu diyecek. Ben bir maçta 5 kafa golü attım. Sen yapabildin mi?

img-baby-pele-1445528112_580_380_center_articles-210562

 

 

 

 

İkiniz de güleceksiniz. Senin banan çok özel bir adam ve senin futbolu seçmende yegane sebep o. Sakatlıktan dolayı kariyeri bittikten sonra bile, senin gözünde o dünyanın en iyisi olacak. Senin tek yapmak istediğin onun gibi bir oyuncu olabilmek.

Bir maçta 5 kafa golü atamayacaksın ama tam rakamıyla söylemek gerekirse, 1238 gol kaydedeceksin. Tüm Dünya seni Pele diye bilecek.

Pele mi? Pele de kim? Senin adın Edson ve adın ünlü mucit Thomas Edison’dan geliyor.

Biliyorum ki Edson Arantes do Nascimento isminden büyük gurur duyuyorsun.

Ama tadını çıkar çünkü bu isimle çok uzun süreler anılmayacaksın.

Bauru takımında bir kaleci var. Adı Bile. Sen ertesi gün okulda arkadaşlarına “Pele’nin kurtarışını duydunuz mu?” diye soracaksın. Arkadaşların gülecek ve “Onun adı Bile, Pele değil diyecekler. Sana takılmaya devam edecek ve hep Pele diye çağıracaklar. Bu seni o kadar kızdıracak ki bir gün okul çıkışı onlarla kavgaya tutuşacaksın. Okuldan 2 gün uzaklaştırma aldıktan sonra annen bunu duyacak ve sadece “ Oh hayır zavallı çocuk” diyecek. O günden itibaren artık Pele olarak bilineceksin. Ama asla Edson adındaki çocuğu unutma. O çocuğu kalbinde ve aklında hep canlı tut.pele1_1375994277

 

 

 

 

13 yaşına geldiğinde artık futbol daha ciddi bir hale gelecek senin için. Senin için inanılmaz bir anın başlangıcı. Bauru genç takımıyla antremanlara başlıyorsun. Bu aynı zamanda sana ilk iş kapısını da açıyor. A Takımın ayakkabılarının temizliği. Çok para kazanmıyorsun ama çoraplardan kurtulmana yetiyor. Kendini topunu alıyorsun.

Genç bir futbolcu olarak çok iyi işler yapıyorsun. Waldemar De Brito isimli biri girecek hayatına ve Santos’da kariyerinin başlamasında çok büyük bir pay sahibi olacak. Seni izledikten sonra sana gelip şunları söyleyecek.

“Pele, senin çok iyi bir profesyonel olacağına inanıyorum. Ama asla en iyi olduğunu düşünme. Kendini Tanrı olarak görmek. Eğer para kazanırsan gelecek adına kenara da koymayı unutma. Hemen sigara, şeker alma. Sen Bauru’da ki çocuk olarak kalmalısın.

15 yaşında profesyonel olacaksın. Santos’da ilk kez soyunma odasına girdiğinde, takım arkadaşlarının kramponlarını giymelerini izlerken huşu içinde hissedeceksin kendini. Koca adamlar arasında kendi forma numarana bakacaksın ve o forma “10” numara olacak. Kendi kendine burada işim ne diyeceksin ( Ki bu duygu kariyerin boyunca peşinde olacak).

Sana komik bir anını daha anlatayım.

Evinden Santos’a gitmek bir hayli zahmetli. Önce 5 saatlik bir tren yolculuğu ile Sao Paolo merkezine gidiyorsun. Daha sonra da 2 saatlik otobüs yolculuğu ile Santos. (Yolda yanına bol bol kitap al, sadece uyuyarak vakit geçirme). Birgün Santos’da otobüs durağında babanla buluşacaktın. Onu beklerken, sıcaktan dolayı çok susadın ve plaja doğru yürüdün. Su tertemiz gözüküyordu. Elini daldırdın ve içtin. Anında da tükürdün. Suyun tadında tuz vardı. Bu suyun nesi var diye sordun kendi kendine. Galiba zehirli. Bir zaman sonra bu anını hatırlayım hep güleceksin. Bauru’da ne plaj ne deni hiç bir şey yoktu. Hayatında ilk kez okyanus görmüştün. Ve şunu öğrendin. Asla okyanus suyu içme Edson!

 

 

 

 

Author
Published
9 yıl önce
Categories
FutbolGenel
Comments
No Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir