Premier League 20/21 Sezonu 1. Hafta Notları

SONUNDA PREMIER LİG BAŞLADI

Dünya’nın en çok izlenen ligi Premier Lig perdelerini açtı. Şu ana kadar 908 milyon sterlin bonservis bedeli ödeyen Premier Lig takımları, 38 hafta sürecek zorlu mücadele için son hazırlıklarını yaptılar ve sahaya çıktılar. Chelsea transferde 224 milyon Euro harcayarak 2020-2021 yılı yaz transfer döneminin yıldızı olurken, ligi geçtiğimiz yıl ikinci bitiren Man. City yaklaşık 79 milyon Euro harcadı. Hedefi tekrar zirveye çıkmak olan Man. Utd 39, Arsenal ise 34 milyon Euro gibi makul ve rakiplerine oranla transferde az para harcadı. Premier Lig’de ilk şampiyonluğunu yaşayan Liverpool ise sol bek Tsimikas’a ödediği 13 milyon Euro bonservis bedeli haricinde bonservis bedeli ödemeden transferlerini yaptı ve sezona başladı. Lige yeni gelen Leeds Utd ise yapmış olduğu transferlerle dikkat çekti ve 68 milyon Euro bonservis bedeli ödeyerek yarışın içinde kalmak istediklerini gösterdi. 

Fulham 0-3 Arsenal 

İlk bakışta yeni transferlerin daha kadroya dahil olmamalarından dolayı Fulham çok kırılgan bir takım görüntüsündeydi. Arsenal’in dar alandaki kısa pas oyununa karşılık veremediler. Fulham’da Seri ve Lemina ikilisi orta saha kurgusuna dahil olmadan Fulham adına olumlu konuşmak pek mümkün değil. Arsenal, yeni transferleri ve yeni oyun liderleri Willian’ın göstermiş olduğu performansla maçı kazanmasını bildi. Karşılaşmada 3 asist yaparak yıldızlaşan Willian, takımının set hücumuna oturmasını sağlarken, geçiş oyunlarında Xhaka ve Elneny’nin yanına kadar gelip top alarak oyunu rahatlatmasıyla dikkat çekti.  Bellerin’in uzun sakatlıkların ardından neredeyse sıfır hata ile oynaması, Elneny’nin Türkiye detoksundan sonra Arteta’nın oyununda savunma liderliğine soyunması ve bunun altından kalması Arsenal’i bu maçta galibiyete taşıdı. 3’lü savunmada Gabriel’in gösterdiği performans göz doldururken, Gabriel denemiş olduğu 114 pasta 108 isabet bulması maçın içerisindeki en dikkat çekici istatistiklerden biriydi. Geçtiğimiz yıllarda Aubameyang ve Lacazette’yi yan yana oynatma formülünü bulamayan menajerlere gövde gösterisi yapan Arteta, Edu ile geliştirmiş oldukları veri analiz departmanının ilk maç özelinde ekmeğini fazlasıyla yedi. 

CRY.Palace 1-0 Southampton

Hassenhüttl’ın 25 ile 30 metrede oynamaya çalışan 4-2-3-1 Soton’u kanatlarda verdiği boşluklar sonrasında Zaha ve Towsend tarafından bir kaç kez  avlandı. VAR’ın maça dahil olduğu ve çelişkileri kafalardan yok ettiği karşılaşmada geçtiğimiz yıldan pek farklı bir oyun planı olmayan CRY. Palace,  Zaha ve Towsend’in geniş alan yakalaması ve kontra ataklarla pozisyon üretmesine dayalı oyunu ile maçı kazanmasını bildi. Zaha’nın maçın son 10 dakikalık bölümde 2 net gol pozisyonundan yararlanamaması, Soton kalecisi Alex McCarthy  ‘nin ekstra kurtarış performansı farklı önledi. Eze oyuna girdikten sonra gösterdiği direnç ve atmış olduğu akıl dolu paslarıyla ilerleyen haftalarda Michy Batshuayi’ninde 11’e dahil olmasından sonra CRY Palace daha skorlu maçları bizlere izletecek gibi. Southampton ve Hassenhüttl için ilk plandaki en büyük problem Hojbjerg’in oyun olarak yerinin dolmayışı.  İlerleyen haftalar Soton için ne getirir bilinmez ama Hojbjerg’in sertliğini ve tekniğini arayacakları kesin.

Liverpool 4-3 Leeds Utd.

Futbola felsefe katmış, akıl katmış, ruh katmış iki teknik adam. Bir tarafta Jürgen Klopp diğer tarafta hocaların hocası Marcelo Bielsa…Leeds Utd.’nin  kanat ortalarını savunmakta ve uzaklaştırmakta ciddi sorunları var. Leeds’in 5964 gün sonra EPL’e geri dönmüş olmanın getirdiği heyecan ve stres basit hataları beraberinde getirdi. Bu sebepten dolayı rakibine 2 tane gereksiz penaltı hediye etti. Bunların hepsi telafi edilebilir fakat bu dakikadan sonra Epl ekiplerinin Leeds’ten çekinmeleri gerekiyor. Liverpool’un orta sahadaki Wijnaldum’un transfer belirsizliği, Henderson’un sakatlıktan yeni geri dönmüş olması ve tam hazır olmaması, Fabinho’nun tıpkı geçen sezon olduğu gibi bu sezon başında da tam hazır olmaması ve Trent Alexander-Arnold’ın çok uzun bir maç maratonundan geçiyor olması Klopp oyunun kırılgan taraflarıydı. Bu maç özelinde Bamford karşısında Van Dijk’in yapmış olduğu hatalar ve Firmino’nun şut çekmeden maçı tamamlaması da Liverpool oyunun diğer aksayan taraflarıydı. İngiliz basınında dediği gibi ‘iyi ki Salah var’. İkisi penaltıdan olmak üzere 3 gol atıp hat-trick yapan Salah maçı takımına kazandırdı. Liverpool istatistiklerde öne çıkmasına rağmen Leeds göstermiş olduğu oyun çevikliği ile bu sezon çok farklı işlerin altına imza atacakmış gibi gözüküyor. Klopp’unda dediği gibi‘Leed’s özeldir. Oynama biçimleri, sadece rahatsız edici değil. Eğer onlara saygı duymazsan seni öldürürler’.

West Ham Utd.  0-2 Newcastle Utd.

Maçın West Ham tarafını özetleyen cümleler takımın genç yıldızı Declan Rice’dan geldi, “Daha kötü oynayabileceğimizi sanmıyorum. Grady Diangana 10 gün önce gitti. Bizim için büyük bir kayıp. Ama aklımıza bunu takmayıp devam etmemiz gerekiyor.” West Ham’ın Moyes geldikten sonra forvetlerine top taşıyamaması en büyük problemi ve sezonun ilk maçında da bu problem baş ağrıttı. Onun dışında Haller-Yarmalenko-Antonio’da rakip yarı alanda tehdit oluşturamayışı West Ham’ı sıradanlaştırdı. Angelo Ogbonna ve Issa Diop, Andy Carroll’dan çok korkmuş gibiydi. West Ham stoperleri eski takım arkadaşlarıyla nasıl başa çıkacakları hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Carroll başından beri varlığını hissettirdi ve eski takım arkadaşlarını sahadan sildi. Bunun yanında yeni transferler Wilson ve Hendrick’in Steve Bruce’un sistemine direk oturmaları ve skor katkısı vermesi galibiyeti getirdi. Geçtiğimiz yıl hücumda Saint-Maximin’in ayağına bakan Newcastle bu sezon daha fazla yaratıcı ayağa sahip olmanın meyvelerini bu maçta topladı. Yeni transfer Jamal Lewis’in sol kanattan getirdiği toplar, Jonjo Shelvey servisleri de oyunun içine eklenince toplamda 6 anahtar pas, 2/15 şut istatistiği  ile maçı tamamladı Newcastle Utd. Geçen yıl savunma dersi veren Steve Bruce bu sene takıma kalite getiren transferleri ile bu yıl birçok kişiye hücum dersi verecekmiş gibi duruyor.

West Bromwich 0 – 3Leicester City

Leicester City haftasonunda beklenenin aksine savunmada daha dirençli ve dengeli kaldı. Yeni transfer Timothy Castagne sağ bekte performansıyla göz doldururken ilk goldeki arka direk koşusu ve pozisyondaki vuruşu ile takımını öne geçirdi. İlerleyen haftalarda Pereira’nın dönüşüyle Cantagne sol beke kaydırılarak Leicester’ın kanat hücumlarını daha da yukarıya çekebilir. Harvey Barnes’ın pas ve vuruş istikrarı yakalaması gerektiği bir gerçek. Brendan Rodgers’ın ekibinin daha fazla takviyeye ihtiyacı var. Hücumda Vardy dışında elini kuvvetli kılan istikrarlı bir santraforun olmaması Ekim ayından sonra Leicester’ın işini zorlaştırabilir. Bu arada Ndidi ve Çağlar maçın başında bazı hatalar yapmalarına rağmen iyi bir görüntü çizdi ve ilk defa stoper oynayan Ndidi alkışı hak etti. West Brom tarafında Grady Diangana’nın getirdiği topları bitirecek adamı bulamamaları en büyük problemleri. Kontra atak oyunlarında rakip yarı alana daha fazla adam sokmaları gerekiyor. İlk maç özelinde pek olumlu sinyaller vermeyen Bilic ve ekibi gelecek haftalarda Callum Robinson ve Matheus Pereira’nın form bulmasıyla skor üretebilir. Bilic 3 stoperli oyun kurgusundan vazgeçip orta sahada daha kalabalık kalabilen bir oyun formatına geçebilirse West Bromwich ligde kalacak umudu taraftarına verebilir.

Tottenham 0 – 1 Everton

Son yıllarda Everton forvet arkasında oynayacak bir çok oyuncu transfer etti. Gylfi Sigurdsson, Davy Klaassen ve Rooney. Fakat bunların hiç biri takımın yaratıcılığına beklenen katkıyı vermedi. Ancelotti’nin prensi ve gitti her takıma götürdüğü manevi oğlu James Rodriguez dün oyuna yapmış olduğu ihtişamlı dokunuşuyla takımın hücum performansına seviye atlattı. Yeni transferler Allan- Abdoulaye Doucouré oyunun temposunu kontrol edem adamlar olarak Tottenham orta sahasına kök söktürdü. André Gomes’de geçiş oyunlarında doğru pas trafiğini organize ederek Richarlison-Lucas Digne hattının daha hızlı hareket etmesini sağladı. Maçın 3 dakikasında Richarlison’un boş kaleye atamadığı gol skandal niteliği taşımasına rağmen bir bütünlük halinde oynayan Everton rakibini 2.bölgede hapsedip gerek kanat ortaları gerek ceza sahası dışından çektikleri şutlarla Lloris’i avlamaya çalıştı. Tottenham’daki bu maç özelindeki en büyük problem girilen pozisyonlarda doğru vuruşların yapılamamasıydı. Yeni transfer Doherty kanat hücumlarına verdiği destekle olumlu sinyaller verdi ve bir gol pozisyonundan yararlanamadı. Harry Kane kanat ortalarıyla beslenmesine rağmen doğru dokunuşu yapamaması, Spurs orta sahasının kısa paslarla dikine oyunu hiç tercih etmemesi oyunun tıkanmasına neden oldu. Mourinho’nun merkez orta saha çöplüğüne çevirdiği Tottenham’da yedek santrafor ihtiyacı bu maçta da ön plana çıktı. Son-Moura ve Bergwijn   geniş alan yakalayamadığı sürece Tottenham hücum edemiyor. Mourinho sezon başında yine yeniden çağın uzağında bir futbol oynatarak futbol severleri ve Spurs taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattı. Mourinho yönetiminde Delle Alli hala rolünü ve ruhunu arar durumdaydı. Bu arada Höjbjerg için konuşmak erken fakat ilk maç özelinde Sissoko,Ndombele ve Sessegnon’dan da aynı performans alınabilirdi. Carlo Ancelotti’nin dediği gibi Everton ‘Muhteşem’ bir başlangıç yaptı. Harika bir kimya yakaladıklarını gösterdi. Herkesle rekabet edebileceklerini kanıtladılar. Bundan sonra Big Six düşünsün…

Sheffield Utd 0-2 Wolverhampton

Geçtiğimiz yılın fark yaratan iki teknik adam takımının maçında gülen taraf  Nuno Espirito’nun Wolwes’i oldu. Geçtiğimiz yıl yaptığı savunmayla ön plana çıkan Chris Wilder’ın Sheffield’ı ilk 6 dakikada yediği 2 golle maç başlangıcında soğuk duş etkisi yaşadı. İlk golde Podence’nin karşılanamaması ikinci golde ise korner savunmasındaki paylaşımda Wolves’in dizilimine ve Saiss’ın kafa vuruşuna yenik düşülmesi dikkatlerden kaçmadı. Skor 2-0’a geldikten sonra Wolves’in biraz daha kondisyonu korumaya çalışırken gördük. Zaman zaman Neto-Jimenez-Adama Traore ve Neto ile kontra ataklarla rakip yarı alanlarda etkili olan Wolves Saiss’in şutunda Ramhsdale ve direğe takıldı devamındaki pozisyonda dönen topa Jimenez iyi vuruş yapamayınca 3.gol kaçtı ve Wolves maçı koparma şansını kaçırdı. 2.yarıda Sheffield sertliği arttırıp orta sahada rakibini pas hatalarına zorlayınca geçen sene ki standartlarına ulaşan ev sahibi kanat ortalarıyla rakibini abluka altına aldı. Maçta ceza sahasına 7/43 orta gönderen ev sahibi ekip Baldock’la devre ortasında direğe takıldı ve sonrasında yine Baldock’un getirdiği topta Sharp’ın 6 pas içinde yapamadığı vuruş Sheffield Utd. için umutların tükendiği an oldu. 90 dakika boyunca 2 takım akan oyunda 23 pozisyon izletti. Maç içerisinde toplamda 58 orta açıldı ve bunlarında sadece 13’ü isabetliydi. Kısacası Liverpool 4-3 Leeds Utd. maçı sonrasındaki izlemesi en keyifli karşılaşmaydı. Adama sağ kanat bek pozisyonunda da sırıtmadığını belirtmek gerek. 

Brighton Howe 1-3 Chelsea

Amex Stadyumu’nda ilk 22 dakikada futbol adına çok tatmin edici bir futbol yoktu. Sakat ve cezalılar yüzünden kadroda ciddi değişiklikler yapmak zorunda kalan Lampard, iki forvet arkası oyuncusunu kanatlarda kullanmak zorunda kaldı. (Mount-Havertz) Ayrıca ilk 11’de şans verdiği Loftus-Cheek, Timo Werner-Mount-Havertz’i besleyemeyince ilk 22 dakikalık dilimde oyun kimyasını bulamamış bir Chelsea izledik. Savunma arkasına attığı toplarla hücum eden Chelsea 22 dakikada Timo Werner’i rakip ceza sahasına sokup penaltı kazandıktan sonra Chelsea biraz daha ritmini buldu. Maçın 45.dakikasında Lallana’nın sakatlanması Brighton’un pas ritmini bozsa da dakikalar 54 gösterdiğinde takımın yıldızı Belçika’nın göz bebeği Trossard sahneye çıktı ve 30 metreden Kepa’yı avadı. Kepa, EPL’ye geldiğinden beri 19.kez ceza sahası dışından gol yedi. Lampard 2.yarının 55.dakikasından sonra Jorginho’yu sağ iç kulvardan alıp savunma önüne çekti ve Kante’yi Lamptey savunmasına yardıma gelebilsin diye sol iç kulvara doğru kaydırdı ve bu oyunda savunma dengesinin bulunmasını sağladı. Bu arada Brighton’ın golünde Lamptey’in yaptığı asisti de ön plana çıkarmak lazım. Brighton ilk maç özelinde iyi sinyaller verdi. Tek problem savunmanın daha birbirine alışamamış olması. Yıl sonuna kadar Ben White ve Lamptey özelinde fazlasıyla güzelleme yapacağız gibi gözüktü. Chelsea pas oyunuyla geçişi Jorginho sahadayken zaten harika oynuyor fakat topu dripling ile taşıma konusunda sorunları vardı. Loftus-Cheek bu konuda sınıfta kaldı ve kendisine verilen şansı bu maç özelinde kullanamadı. Bundan sonraki süreçte Loftus-Cheek, Kovacevic’in olmadı zamanlarda forma görür o da belki. 56.dakikada skoru 1-2’ye getiren golde Reece James’in attığı roket bu sezonun en güzel golleri arasına mutlaka girecektir. Savunmadan oyun kurulurken kaptırılan topların takımlara nasıl bela olduğunu bir kez daha görmüş olduk. 61.dakikada Loftus-Cheek oyundan çıkıp Ross Barkley oyuna girdikten sonra daha rahat rakip yarı alana yerleşen ve daha tempolu oynayan Chelsea, kazandığı duran toplarla Brighton kalesine gelmeye başladı ve 66.dakikada Reece James’in ortaladığı topta Kurt Zouma birazda şansın yardımıyla skoru 1-3’e getirdi ve maçın skorunu belirledi. Chelsea özelinde zamana ihtiyaç var. Ana rotasyona Chidwell, Ziyech, Kovacic, Silva ve Pulusic dahil olduktan sonra daha dengeli, daha ısırgan ve daha rahatsız edici bir takım olacağı kesin. Bu kadar eksiğe rağmen kötü başlangıca rağmen lige 1-3’lük galibiyetle başlamak rakiplere gerekli mesajın gitmesine yeterli olmuştur. 

Author
Published
4 sene önce
Categories
FutbolGenel
Comments
No Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.