Bazı özel futbolcular takımlarını finale getirene kadar inanılmaz performanslar sergiler, finalde de pastanın üstündeki mumu üfleyerek bunu taçlandırır. Bazıları da vardır ki turnuva boyunca süreklediği takımını finalde yalnız bırakır. Bu yazımızda kart cezaları yüzünden final oynayamamış futbolcuları sizler için derledik
PAVEL NEDVED
İlk olarak 95-96 sezonunda Galatasaray ile eşleşen Sparta Prag’da aklımıza kazınan Nedved, daha sonraki İtalya kariyerinde önce Lazio ve Juventus ile 3 Scudetto, 2 Coppa İtalia, 5 İtalya Süper Kupa, 1 Kupa Galipleri Kupası ve 1 Uefa Süper Kupası Kazandı. Fakat bu başarıların üzerine çıkabileceği tek bir maç vardı; 2003 Şampiyonlar ligi finali. Old Trafford’da oynanacak maç öncesi yarı finalin rövanş maçında Real Madrid ile karşılaşan Juventus, 2-1’in rövanşında Nedved’in harika oyunu ile ve attığı son gol ile 3-1 kazanmıştı. Fakat 82. Dakikada yaptığı bir faul neticesinde hakem Urs Meier Nedved’e sarı kart göstermiş ve yıldız oyuncu final maçında cezalı duruma düşmüştü. Maçtan sonra Delle Alpi’de büyük bir mutluluk vardı fakat Nedved bırakın mutluluğu yaşamayı, finali kaçırdığı için gözyaşlarına hakim olamıyordu. Finalde penaltı atışları ile Milan’a kaybeden Juventus ile birlikte Nedved bu kupaya bir daha bu kadar yaklaşamıyordu.

CLAUDIO CANIGGIA
Kulüp kariyeri pek parlak olmayan Caniggia 90 Dünya Kupası’nda Maradona ile birlikte Arjantin Milli Takımı’nın hücum gücünü üstlenmişti. Son 16’da oynanan Brezilya ve yarı finalde karşılaştıkları İtalya karşısında takımının gollerini atan Cannigia, gördüğü sarı karttan sonra finalde takımını yalnız bıraktı. Finalde Almanya’ya Brehme’nin penaltı golüyle 1-0 yenilerek kupayı kaybeden Arjantin’de Caniggia ve tüm futbolcular böylesi bir başarıya uzun süre hasret kaldı.

MICHAEL BALLACK
98 ve 2000’de başarısız turnuvalar geçiren Almanya, kadronun kalitesini sorgular hale gelmişti. 2002 dünya kupası öncesi Rudi Völler görece sıradan bir kadro ile Uzakdoğu’ya giderken takımda sadece bir kişinin performansı merakla bekleniyordu ve tüm beklentiler onun üzerindeydi. Michael Ballack takımın tüm organizasyonunu tek başına organize ediyordu ve çeyrek finalde ABD, yarı finalde Güney Kore karşısında takımının tek golünü atarak Almanya’yı sürpriz sayılabilecek şekilde finale taşıyordu. Güney Kore maçında gördüğü sarı kartla takımını Brezilya karşısında finalde yalnız bıraktı ve Almanya Ballack’sız çıktığı maçta Ronaldo’ya engel olamayarak 2-0 mağlup oldu ve ikincilikle yetindi.

DAVID ALABA
Henüz 19’unda olarak harika bir sezon geçiren Alaba, BAyern’in o sezonki yürüyüşünde ciddi pay sahibiydi. 2011/12 sezonunda, sol bek olarak savunma ve hücumda harika işlere imza atan Avusturya’lı, Real Madrid rövanşında hala tartışılabilecek bir penaltıya sebebiyet verip cezalı duruma düşünce, Münih’de gerçekleştirilecek olan finalde ev sahibi olarak tribünde oturmayı da garantilemiş oluyordu.

EMRE BELÖZOĞLU
17 Mayıs 97 günü Galatasaray Ankaragücü ile oynuyordu. Maçın 72. Dakikasında Tugay Kerimoğlu yerine daha 16. Yaşında olan Emre oyuna girdiğinde belki kimse böyle bir kariyeri izleyeceğini düşünmüyordu. İlerleyen yıllarda Suat ve Okan ile birlikte orta sahada pres ve pas dağıtıcı özelliğini mükemmele yakın bir şekilde gösteren Emre 99-00 sezonu ile birlikte Uefa Kupası yolculuğunun başrollerinden biri olmuştu. Yarı finalde eşleştikleri Leeds United maçı öncesi çıkan olaylarda 2 İngiliz ölmüş ve rövanş maçı belki dünya tarihinde görülmemiş bir atmosferde oynanmıştı. İlk yarının sonlarında o atmosfere rağmen 2-1 öne geçilmişti. Orta sahadaki bir pozisyonda Lee Bowyer ile tartışan ve sinirlerine hakim olamayan Emre, hakem Lubos Michel’in gösterdiği kırmızı kart sonrasında belki de en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşamıştı. Tabi sonrasında Fatih Terim’in gazabından da kendini kurtaramadı. Kazanılan kupa sevinci paha biçilemez ama bir 17 Mayıs günü başladığı Galatasaray kariyerini, tarihin en önemli 17 Mayıs’ıyla taçlandıracakken kenardan izlemek zorunda kaldı

LORENT BLANC
98 Dünya Kupası’nı evinde düzenleyen Fransa kupanın favorileri arasında gösteriliyordu. Kolay sayılabilecek grup maçları sonrasında son 16’da rakip Paraguay’dı. O turnuvada yürürlüğe giren “Altın Gol” uygulamasının ilk meyvesini kimin yiyeceği en büyük merak konularından birisiydi. Paraguay karşılaşmasında -Henry’nin de kart cezalısı olması hasebiyle- bir türlü kilidi açamayan bir Fransa vardı. Turnuvanın genelinde Desailly ile birlikte uyum içinde gözüken Blanc 113. dakikada altın golü atarak takımını çeyrek finale yükselten golü attı. Daha sonraki turlarda da başarılı bir şekilde mücadele eden Blanc, Hırvatistan maçında kırmızı kart görerek hem takımını kritik bir noktada eksik bıraktı, hem de finalde oynama şansı ellerinden uçup gitti. Neyse ki finalde Zinedine Zidane ortaya çıktı ve attığı 2 golle kupayı takımına kazandırdı.

FRANCO BARESI
İtalyan futbolunun gelmiş geçmiş en iyi defans hatlarından birinin bel kemiği. Kariyerinde bir çok zafer yaşamış olan Baresi, 1994 finalini kaçırarak son bir avrupa kupası daha kaldırma şansını da kaçırmış oldu. Yarı final Monako karşılaşmasında Djorkaeff’e yaptığı faul sonrası sarı kart gören Baresi, böylelikle final için cezalı duruma düşüyordu. Tarihin en domine edici finallerinden birinde, Capello’nun Milan’ı Cruyff’un Barcelona’sını 4-0 ile geçerken Baresi kupanın ellerde havalanışını ancak tribünden seyredebilmişti ( O finalde Baresi ile beraber Van Basten, Costacurta, Laudrup, Pain, Lentini gibi isimlerin Milan adına forma giyemediğini de hatırlatmak lazım)

PAUL SCHOLES/ROY KEANE
Tarihin en unutulmaz geri dönüşlerinden birinin yaşandığı meşhur 1999 Manchester United-Bayern Münih finalindeyiz şimdi de. Herkes son dakikada atılan gollerin yıldızlarını ve Mattheus’un donuk yüz ifadesi ile hatırladığı finalde, Fergusson’ın çok kritik iki eksiği vardı ( Maçta baştan sona Münih ekibinin üstün olmasında bu eksikliklerin de payı çok büyüktü) Juventus ile oynanan yarı final eşleşmesinin ikinci ayağında, iki oyuncu da gördükleri sarı kartlar nedeniyle o tarihi finalde forma giyemediler. Juventus deplasmanında geri dönüşün ilk golünü atan Keane, daha sonra gördüğü sarı kart ile cezalı duruma düşerken, kariyerindeki tek Avrupa Kupası Finalinde de oynama şansını kaçırıyordu. Aynı maçta cezalı duruma düşen Scholes ise 9 yıl sonra Moskova soğuğunda kupayı kaldıran oyuncu grubunun içinde bulmuştu kendini. ( Şu gerçeği biliyoruz. Keane cezalı olmasa bile, yaşadığı sakatlık nedeniyle yine de maçta yer alamayacaktı)

Belki klasik olarak penaltılarda elendiler ve finale çıkamadılar ama, Paul Gascoigne sevdamız onu yine de bu yazıya dahil etti. Batı Almanya’ya karşı oynanan yarı finalde gördüğü sarı kart nedeniyle göz yaşlarına hakim olamayan efsanevi oyuncuya, penaltı atışları sonrasında tüm İngiltere eşlik edecekti. Final oynasaydı ( bu paragraf Gascoigne sevdamızdan dedik anlayış gösterin lütfen ) cezalı duruma düşecekti

Ana sebep bu bahsettiğimiz ve yazı uzun olmasın diye bahsetmediğimiz kartlardan dolayımıdır bilinmez ama UEFA 2014 yılından itibaren, Avrupa Kupalarında, yarı finaller öncesinde kartların sıfırlanması kararını yürürlüğe koymuştu.
Comments
No Comments