Belçika Milli Takımı’nın ne kadar harika bir hücum ve sıkıntılı bir savula kurgusu içerisinde olduğunu anlatırken ispat olarak gösterilecek bir karşılaşmayı geride bırakmış olduk.
Wilmots’dan görevi aldıktan sonra, Martinez’in nasıl bir performans ortaya koyacağı merak konusuydu. Mayıs ayında sözleşmesi aynı koşullarla uzatılan MArtinez, Japonya karşılaşmasında yaptığı hamleler ve bu hamlelerin de maçı çevirmesiyle birlikte rüştünü de tam anlamıyla ispat etmiş oldu.
Polonya maçında futbolseverlerin çok büyük tepkisini çeken Japonya, Belçika’nın hızlı çıkışlara karşı yaşadığı sav unma yerleşim problemini iyi değerlendirerek bulduğu pozisyonlarla, (Hakemler desteksiz) tarihinin en büyük zaferine çok yakınken, turnuvanın kurtardığı harika toplarla iyi kalecilerinden, yediği hatalı golleriyle bidonlarından birisi olmayı başaran Kawashima’nın yediği saçma golle uzaklaşmaya başladı.
Belçika’nın son golünde Lukaku’nun harika iki koşusunun yanında asıl dikkati çekmesi gereken konulardan biri de, maçın son hücumunda bu kadar soğukkanlı kalınıp daha önceden çalışılmış bir seti bu kadar hatasız oynama sakinliği.
Hazard’ın takım için kendini ortaya koyması, Lukaku’nun bencilliği düşünmemesi, takım için hareket eden oyuncunun asıl yıldız olduğunu bir kez daha bize gösterdi. Bu kupada gördük ki artık tek başına takımını alıp sırtlayan oyuncu dönemi rafa kalktı. Çeyrek Finale kalan takımların hiçbiri tek oyuncuya dayalı sisteme tabi değil(Brezilya bile)
Comments
No Comments