Eski Başarı’larının Gölgesinde Kalanlar

Şunu belirtmek gerekir ki, bu yazıda mevzu bahis olan teknik adamların hiç birinin yeterlilikleri sorgulanmamaktadır. Özellikle pop müzik kültüründe yer alan “one song wonder” tarzına en yakın duran isimler konu edilmiştir. Bir kısmı futbolda çığır açmış olan bu teknik adamların nice başarılarını bu sitede yazmak dileğiyle.

Roberto Mancini

Hayda bu adamın kaç tane şampiyonluğu vs var ne alaka diyebileceğinizi tahmin ederek kendisini ekledik. Mancini, Inter’e tarihinin en keyifli dönemlerini yaşatırken, Juventus ve Milan gibi takımların durumunu da göz önünde bulundurmayı tercih ettik. City ile baya para harcadığı sezonda ilk 5 görmeyi başaran MAncini sonraki sezon ise daha tasarruflu davranmış ve 44 yıl sonra gelen  o unutulmaz şampiyonluğu yaşamıştı. Teknik adamlığı her zaman tartışılan Mancini, Galatasaray ile birlikteliğnde Türkiye Kupası şampiyonluğundan ziyade, Juventus’u Şampionlar Liginden elemesiyle akıllarda kaldı. Türkiye’de de hocalığı tartışılan ve hep çok para harcama niyetinden dolayı eleştirilen Mancini, bir sonraki Inter vve Zenit dönemlerinde ise çok harcamalara rağmen bir türlü başarıyı yakalayamadı. Hala akıllarda City ile elde ettiği şampiyonluk vesilesiyle yer alan Mancini, şimdilerde hem İtalya Milli Takımını hem de kendi kariyerini eski havasına getirme mücadelesi içinde

Ertuğrul Sağlam

Türk Futbol’unda bir daha olmaz denileni olduran ve Anadolu’dan bir başka şampiyon çıkartan teknik adam. 2006 yılında Inter Toto kupasında Kayserispor başında gösterdiği başarı onu gelecek vaad eden 20 teknik adam arasına soktu. Beşiktaş’ın başına geçtikten sonra beklentileri karşılamakta sıkıntı yaşayan Sağlam, bir kaç ay sonra Bursaspor ile anlaştı. Sağlam yönetiminde 08-09 sezonunun ikinci devresini 36 puanla tamamlayan Bursaspor gelecek seneki mucizenin sinyalini vermişti. 09-10 sezonunda son hafta şampiyonluğu yakalayan Bursaspor’da Ertuğrul Sağlam da adını altın harflerle tarihe yazdırıyordu. 2013 yılına kadar Bursaspor’da görev yapan Sağlam, tekrar dönüş yaptığı sezon da dahil olmak üzere gittiği takımlarda bir türlü istenilen seviyeye ulaşamadı

Berti Vogts 

1990 yılında Batı Almanya Dünya Şampiyonu olmuş ve Teknik Direktör Beckenbauer; Almanya’nın birleşmesi ile yıllarca Avrupa’da hiç bir takımın yenemeyeceği bir ekip ortaya çıkacak sözü ile bombayı Vogts’un kucağına bırakmıştı. 92 Avrupa Şampiyonasında tatilci Danimarkaya finalde kaybeden Almanya, 96 yılında bu kupayı kazanmış ancak 94 ve 98 Dünya Kupalarında çok büyük hayal kırıklığı yaşamıştı. 96 şampiyonluğunun ekmeğini çok uzun süre yiyen Vogts, 2 sene boşluk sonrası çalıştırdığı Leverkusen’den sezon sonu gönderilmiş, Kuveyt ve İskoçya milli takımlarında ise çok büyük bir hayal kırıklığı olmuştu. Nijerya’da da 2008 Afrika Uluslar Kupasında, Nijerya 82’den sonra ilk kez yarı final göremeyince kovulmuş; Azerbaycan’da kısa bir süre başarılı  olacakmış gibi bir hava verse de sonunda yine büyük bir hüsran yaşamış ve yaşatmıştı. 

Villas Boas

2010-11 sezonuna Avrupa’da futbola damga vuran isimler kimlerdir desek önce Pep’in Barcelonas’ı sonra da Boas’ın Porto’su görüşü baya bir hakim çıkacaktır. Futbol  romantiklerini etkileyen hikayesi ile, bir güneş gibi futboluma doğan Vİllas Boas, en üst seviye İngiltere’de oyuncuları ile arasını iyi tutamayınca Chelsea macerası bir tam sezonu barındıramayan bir hikaye olarak kaldı. İngiltere’den kopmayan Boas, aslında çok da kötü olarak adlandıramayacağımız bir Tottenham dönemi yaşadı. İlk senesinde rekor bir 72 puan toplayıp son anda Şampiyonlar Ligini kaçıran Boas, daha önce hiç yapmadığı bir karar alıp aynı takımla ikinci sezona başlama kararı aldı. İşler yine -geçen seneki kadar olmasa da- iyi giderken arka arkaya gelen ağır City ve Liverpool mağlubiyetleri ve ligde 7. Sıraya gerileme, onun İngiltere kariyerinin en azından şimdilik sonunu getiriyordu. Zenit’e gidip şampiyon olmasına rağmen, çok sert eleştiriler alan Boas, ailevi nedenleri gerekçe göstererek ertesi sezonun sonunda ayrıldı. Sonrasında Çin’e giden, sadece 1 sene dayanıp dönen ve akabinde de Dakar rallisine katılan Boas, orada da aradığını bulamadı ve 4. Etap’da kaza yaparak yarış dışı kaldı. İsmi yavaş yavaş unutulan Villas Boas, 2018 sonlarında verdiği bir röportajda; 2019 yılında yeni bir takım çalıştıracağının bilgisini verdi.

Di Matteo 

Villas Boas’ın kovulmasıyla birlikte kendisini bir anda Chelsea’nin direksiyonunda bulan Di Matteo,  muhtemelen kendisinin bile beklemediği unutulmaz Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ile birlikte bir sonraki sezonda da direksiyonda olmayı garantilemiş oldu. Ancak sıfırdan başlayan sezon İtalyan teknik adam için pek iyi sürmedi ve  Şampiyonlar Ligi’nden elenmesiyle birlikte görevine son verildi.  1 sene sonra Schalke 04 yolunu tutan Di MAtteo orada da son 10 maçında sadece 2 galibiyet alıp ligi 6. Tamamlayınca görevinden istifa etti. Tamamen hayal kırıklığı ile tamamlanan Aston Villa döneminin ardından Di Matteo, Şampiyonlar Ligi’nin kazanmış bir teknik adam olarak erken emekliliğinin tadını çıkarıyor.

Frank Rijkaard

Tarihin gelmiş geçmiş en büyük takımına yürümeyi öğreten bir teknik adam olduğunuzda da, sonra başarı yakalamasanız da olur. Sonuçta tarih sizi artık çok özel bir yere yazmıştır. Galatasaray’da iyi başlayan ama kötü biten bir dönemin ardından, Suudi Arabistan Milli Takım’ının başına geçen ve orada da ayal kırıklığı yaratan Rijkaard, 2016 yılında aslında çok daha erken alması gereken kararı aldı ve teknik direktörlüğü bıraktığını açıkladı. 

Zdenek Zeman

 Avrupa futbol’unu gördüğü en büyük taktisyenlerinden biri.  1989 yılında Foggia takımının başına ikinci kez geçtikten sonra Foggia mucizesi ( bir diğer adıyla Zemanlandia) başlamış oldu. O dönem için kimsenin tanımadığı Giuseppe Signori önderliğinde 3. Lig’den takımını Serie A’ya çıkartan Zeman, düşer diyen takımını 3 sene üst üste UEFA ön elemesine de taşımayı başarmıştı. Tarihin en ofansif 4-3-3 anlayışına sahip olan Zeman’ın oyun tarzının ilham kaynağı ise gençken oynadığı hentbol’du. Foggia’da geçen rüya gibi 6 yılın ardından, büyük denizlere açılmak isteye Zeman, bir daha asla ne aynı ritmi bulabildi ne de futbol’u aynı seviyeye çıkabildi. Aralarında Fenerbahçe’nin de olduğu onlarca takımı çalıştıran Zeman aldığı sonuçlar itibariyle maalesef 90’larda unutulmaz bir tat olarak kalmaktan öteye gidemedi.


Sven Goran Eriksson

Futbol’un en tartışılan isimlerinden biri. Göteborg’un 81-82 UEFA Kupası şampiyonluğu ile başlayan uluslararası ünü, onu epey uzun bir süre aranılan teknik adam konumuna taşıdı. 1999-2000 sezonuna kadar onlarca takım gezen Ericksson, sadece Benfica’ya döndüğü zamanlarda başarıyı yakalayabiliyordu. Milenyum’a girerken rüya gibi bir LAzio sezonu yaşayan kurt hoca, o dönemden sonra da o şampiyonluğun ekmeğini yemeye başladı. İngiltere dahil olmak üzere bir çok mülli takım çalıştıran İsveçli, ne oralarda ne de gezdiği takımlarda aradığı başarıyı hiç yakalayamadı. 

Author
Published
6 sene önce
Categories
FutbolGenel
Comments
No Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.