İçinde sayısız başarı barındıran,içinde hüzünü ve sevinci, başarma hırsını aynı oranda barındıran kaç hikaye var? Günümüz basketbolunda vazgeçmemenin simgesi olan kaç karakter var? Bunların hepsini bir kişinin hikayesinde Kobe Braynt’ın hikayesinde bulabiliriz. Geçirmiş olduğu helikopter kazası sonrasında hayatını kaybeden 41 yaşındaki oyuncuyu yazmak onu anlatmak pek mümkün değil. Dün den beri radyolardada,televizyonlarda ve sosyal medyayada sayısız yayın yapıldı. Sayısız makale yazıldı,twit atıldı. Çünkü insanların onunla ilgili anlatacakları vardı. Onunla ve sevgili kızı Gianna Maria-Onore Bryant ilgili hatıraları dolmamıştı.
Evimize sadece beyaz camla konuk olan bu adamı nasıl anlatacağıma bir türlü karar veremiyorum. 2-3 gündür katıldığım programlarda veya yazdığım yazılarda hep farklı bir noktadan başladım Black Mamba’yı anlatmaya. Fakat asıl başlangıç noktası neresiydi? Ben Kobe Braynt’ı ilk nerede izledim? 96-97 sezonu Türkiye’de NBA yayınlarınlarının Kanal D tarafından yapıldığı gece random maçların yayınlandığı yıllar. Basketbola merak saldığım ilkokul yıllarım. Bu dönemde Michael Jordan, Chicago Bulls ile ligi domine etmiş, Phill Jackson’un yarattığı hanedanlık NBA’de 1 şampiyonluğun kıyasında, 2.şampiyonluk içinde hazırlık yapmaktaydı. Biz o dönemin çocukları bu yenilmez armadayı kim yenecek, Bulls’u tahtından kim indirecek diye düşünürken. Allen Iverson diye bir çocuk lige dahil oldu. Aykırı tavrı, masum görüntüsünün altındaki hırsla Jordan’a ilk meydan okumasını yaptı ve bunda da başarılı oldu. Lige gelen bu kötü çocuk ligin yeni yüzü olabilecek miydi? NBA’nın en fazla yıldız çıkartan 1996 draftından NBA yeni yüzü çıkacak mıydı? Allen Iverson o isim miydi? Bu tartışmalar devam ederken lige 13.sıradan Charlotte Hornets tarafından draft edilen, sonrasında Divac karşılığında La Lakers’a takaslanan Kobe Braynt tüm azmi başarma isteği ve hırsıyla sahneye çıkmayı bekliyordu. (96 draftı neden en iyi draft diye merak edenler olursa diye https://en.wikipedia.org/wiki/1996_NBA_draft)
Kobe, 18 yıl, 2 ay ve 11 gün ile NBA ligi tarihinde en küçük yaşta forma giyen oyuncu oldu. Çünkü Kobe Philadelphia’daki Lower Merion Lisesi’nden mezun olduktan sonra kolej basketbol dünyasına adım atmadan NBA’nın yolunu tuttu. Bunu NBA tarihinde yapan ilk oyuncu oldu. Babasının yolundan giden Kobe, kariyerinde hata yapmamak ve başarı basamaklarını daha hızlı tırmanmak belkide NBA tarihine adını her kulvarda yazdırmak için bu kararı almıştı. 1996 yılının Aralık ayında Charlotte Coliseum’da ilk sayılarını atarken dünyaya basketbol üzerinden meyden okumaya hazırdı. Ligdeki ilk maçında sadece 6 dakika oynayan ve 1 şut girişiminde bulunan 1 ribaund, 1 top kaybı ve 1 faul ile tamamlayan Kobe, ilk maç performansı açısından drafttaki diğer arkadaşlarının gerisinde kalmıştı. Bu istatistikler bir savaşın daha fitilini ateşlemiş olacak ki ligdeki 4.maçında 10 yası atarak ilk çift haneli skorunu yaptı. İlk sezonunda inişli çıkışlı performanslar sergilemesine rağmen potansiyelini gösteren Mamba, 97-99 sezonundaki ilk Chicago Bulls maçında basketbolun efsanesi Jordan’a ilk meydan okumasını gerçekleştirdi. Maçta 33 sayı bırakan Kobe maç içerisinde GOAT’la (jordan) sürekli dialog halindeydi. Zaman zaman trash-talk zaman zaman tavsiye öğüt içerisinde 40 dakikalık bir şölene dönen karşılaşmada Jordan bayrağı kime teslim edeceğini bulmuştu. Bundan sonraki süreç bilindiği üzere başarılarla dolu. Hatta olayın sıcaklığı ile yazdığım ilk yazının link’inide buraya bırakayım. https://www.asistanaliz.com/basketbol/erke-tumer-kobe-bryant
Şimdi benim için Kobe dediğimiz zaman aklıma gelenlere. Pazar gecesi haberi aldığım sırada Nesine Tv yayınında kal anlarında gözlerimin önünden geçenlere;
Bir OKC maçında panyanın arkasında bulmuş olduğu 2 sayılık basket,
Bir Dallas Mavericks maçında sol dipten baskı altında sol eliyle atmış olduğu ilk 3’lük. Sonrasında Mavericks patronu Mark Cuban’ın Kobe’yi ayakta alkışlaması ve maç sonrasında yenen yemek,
1998 yılındaki All-Star’daki performansı, 2009 All-Star Shaq’la paylaşılan MVP’lik,
Shaq,Kobe,Phil Jackson gerginli ve 2003 sezonu sonunda gelen ayrılık ve Phil Jackson’un Kobe için söylediği ‘Nba’da yönetilemeyecek tek oyuncu’ açıklaması,
Tacizle suçlandığı dönemde sadece oyununa odaklanması,
Portland,Phonix,Boston,Orlando ve daha nice son saniye basketi. Portland’a hem maçı uzatmaya götüren sonrasında uzatmada maçı kazandıran şutu klasikler arasındadır. Phonix maçında ise son şut öncesi kazandığı top ve basket sonrasındaki sevinç,
Ligin en iyi pivotlarına yaptığı posterler. Hatta lige her yeni gelen pivot Kobe’den nasibini aldı. Dwight Howard üzerinden yaptığı samç belki en unutulmazı fakat Divac,Yao Ming, Mutombo ve Mourning üzerinden yaptığı smaçlarıda unutmamak gerek,
Acil durumda camı kırınız. Camdan kendinize asist yapınız,
Jordan ‘Benimle kıyaslanmayı hak eden tek oyuncu Kobe’ açıklaması,
Deron Williams’a yaptığı şahane blok,
Orlando Magic ile oynanan final serisinde Hidayet Türkoğlu’ndan yediği blok,
4 sayılık hücüm nasıl yapılır 81 sayı nasıl atılır dersi verdiği Toronto Raptors maçı. (30 sayı baremini geçtiği her sayı sonrasında çıkardığım acayip sesler sonrasında annemin oğlum ya uyu ya ses çıkarma demesi) Dirk Nowitzki ‘Kobe’nin 81 sayı attığını söylediler küfredip telefonu kapattım’
Kırık parmakla çıktığı maçların bir çoğunda koluna her molada ve devre arasında uyguladığı elektro şok tedavileri,
Boston Celtics, Oklahoma City Thunder, Detroit Pistons ve Philadelphia 76ers serisinde yaptıkları,
12 Nisan 2013 tarihinde Golden State Warriors’la oynanan playoff maçında aşil tendonunun yırtılması, tek başına sahaya dönüp serbest atışları atması ve kimseden yardım almadan yırtık tendonla yürümeye devam edip sahayı terk etmesi,
Son sezonda gitti her salonda onurlandırılması. En çok nefret edildiği Boston TD Garden ve Philadelphia Wells Fargo Center’daki veda seremonileri,
Son maçında Utah’a karşı atmış olduğu 60 sayı ve sonrasındaki veda konuşması…
Kazanmaya odaklı bir karakterin benim hafızama kazıdığı hatıralar bunlar. Basketbolun yorulmaz savaşçısı basketbolla kendini tanıttı basketbolla anlatı. Anlattıklarını mektup olarak yazdı ağlattı, mektubunu filmleştirdi Oscar kazandı. Bir çok sporcunun mentörlüğünü yaptı. 5 şampiyonluk yüzüğü, 2 olimpiyat altın madalyası ve sayısız bireysel başarıyı arkasında bırakan Black Mamba hayat sahnesinden bu şekilde çekildi. Efsaneler hatıralarda hep yaşar. Kobe basketbol topunun esktirildiği her noktada hatırlanacak. Yaşattığın bütün duygular için teşekkürler Black Mamba…
Comments
No Comments