Belçika Milli Takımı tecrübesiz filan değil. Ancak bir arada oynama alışkanlıklarını sahaya yansıtmak da özellikle yerleşmiş kültürü olan takımlar karşısında çok zorlanıyorlar. Özellikle Wilmots gerek tandemde gerekse oyun anlayışında değişik değişik maceralara girmez ise bu takımın yürüme durumu her zaman var.
1998-2004 yılları arasında ( Hatta 2008’e kadar da gidebiliriz) Portekiz Milli Takımı yakaladığı altın ötesi Jenerasyonlarla birlikte hep turnuvalarda gizli favori konumundayken, Pinto’lardan Figo’suna; Rui Costa’sından Nani’sine kadar hiç biri bu beklentileri karşılayamadı. Belçika Milli Takımının bu turnuvada vereceği/veremeyeceği reaksiyon sonlarının onlar gibi olup olmayacağını belirleyecek.
İtalya ligini takip etmeyenler Gök Mavilerin tempolu oyununa şaşırmış olabilirler. Ancak Conte yönetimindeki Juventus ile birlikte evirilmeye başlayan İtalya, bir yandan genlerinde olan takım haline savunma kültürünü korurken, bir yandan da hücum kültüründe değişikliklere gitti ve tempolu oyun konusunda kendini geliştirdi. Dünkü karşılaşma bunun sahaya tezahüründen ibaretti.
Takımı vasat bulun ya da bulmayın ama bir gerçek var ki İtalya Milli Takımı rakibi olan her forvet oyuncusunu sıradanlaştırabilir. Conte’nin Juventus’dan talebeleri olan İtalyan savunmasının 3’lüsü oyunun taktik noktasında ne kadar kilit isimler olduklarını hem oyunu kurarken hem de Lukaku’yu pasifize ederken gösterdiler. ( Bu 3’lünün arkasındaki Buffon’u da unutmamak lazım)
Fellaini şüphesiz ki yetenekli bir çocuktur. Yoksa bu kadar sene üst düzey seviyede boy gösteremez. Her ne kadar çoğu zaman tam anlamıyla ne yapmaya çalıştığını anlayamasak da Belçika’nın oyununda önemli bir yere sahip. Ancak olmadığı zaman da ısrar etmenin çok da manası yok. Dün başlangıç kadrosuyla hepimizi şaşırtan Wilmots, Fellaini ısrarında da Nainggolan’ı ilk tercih değişikliği olarak düşünmesi de bu şaşkınlığımıza katkıda bulundu.
1990 Dünya Kupasında Schillacci kadroya dahil edildiğinde herkes şaşırmış, Panini çıkartma albümünde nasılsa forma morma giyemez diye kendisine yer dahi bulamamıştı. Ancak o Schillaci 1990 Dünya Kupasının tek kelime ile unutulmazı olmuş onun da ekmeğini uzun seneler yemişti. Dünkü maçtan şunu çıkartabilir miyiz? Yoksa erken mi? Giaccherini is the new Schillaci. Daha ilk maçtan makara konusu olmaktan, sohbet konusu olmaya evirildi.
İtalyanlar tarihteki ilk kupadan beri zalim faul yapmaktan asla vazgeçmezler. Bunu bu seferde Belçikalı çocuklar öğrendi.
Buffon, Mahallenin şık abisi döneminin son temsilcisi olabilir. Sadakati, duruşu ve hala sahip olduğu başarıya aç karakteri onu futbol tarihinin en özel noktasına taşımaya yeter. Türkiye’de olsa çoktan futbolu bıraktırmıştık.
Diğer Avrupa ülkelerinin Ulusal Marşlarına baktığımızda İtalya Ulusal Marşı Erovizyon’a katılsa 1. Olacak kadar güzel.
Dünkü maçı izleyen Chealse taraftarı yeni sezonu dört gözle beklemeye başlamıştır. Conte’nin teknik taktik konularda ki seviyesi, muazzam geçmesi beklenen Premierlig’de Chease taraftarına büyük umutlar aşılamıştır.
Cruyff’un şu deyişi Lineker’in Almanya tespiti kadar konuşulmalı ve kalıcıdır. “İtalyanlar bizi yenemezler ama biz kesinlikle onlara yenilebiliriz.” İtalyanlara fırsat verirseniz asla affetmezler.
Comments
No Comments