Şampiyonluk yarışı tüm hızıyla devam ederken, Şampiyonlar Ligi’ne kalacak son takımların mücadelesi de bir o kadar nefes kesti. Son iki haftaya gidilirken kaybedilen puanlar taraftarların hevesini kursağında bıraktı. Düşme potasında ise durum yavaş yavaş şekillenirken Brighton’a ayrı bir parantez açmamız gerekecek.
Man. City hafta sonunda Burnley deplasmanında stresli bir 90 dakikayı geride bıraktı. Skor bulmakta zorlanan City, 63.dakika da Aguero’nun gol teknolojisinden onaylı golü ile 1-0 öne geçti. Maçın bütününde üstün olan fakat bunu skora yansıtamayan City, Turf Moor’da 3 puanı almasını bildi fakat şampiyonluk yarışının stresini hissettirdi. Maç ardından Burnley menajeri Dyche ‘Guardiola’yı top kornere çıktığında oyuncularına hızlı olmaları için bağırtmak benim için eğlenceliydi. Bizim arkamızda zenginler yok, bu yüzden kazanmamız kolay değil. Oyuncularımın performansından memnunum.’ açıklamasıyla City’nin ve Pep’in stresini gözler önüne serdi. Pep Guardiola ‘Teknolojiyi seviyor. Kale çizgisi teknolojisi olmasa belki golümüz verilmeyecekti. Ayrıca penaltımızda verilmedi. Belki bir takım bir sezonda tekrar 100 puan toplayabilir. Fakat ligin ikincisinin 92,95,98 puanı görebileceğini pek zannetmiyorum. United,Arsenal ve Tottenham’a 20 puan fark attık. İnanılmaz bir sezonu geride bırakıyoruz.’ ifadelerini kullandı.
Liverpool beklenildiği üzere ligin dibine demir atmış takımı Huddersfield Town karşısında 5-0’lık farklı bir galibiyet aldı. Firmino’nun yokluğunda sahaya ilk 11 çıkan Daniel Sturridge sahada kaldığı süre zarfı boyunca skora katkı yapamasada oyunun gidişatında sırıtmadı ve Barcelona maçı öncesinde kötü geçmeyen bir sınav verdi. Salah ve Mane’nin skor yükünü taşıdığı karşılaşmada şampiyonluk yarışındaki mücadele kadar gol krallığı yarışındaki mücadelede kızıştı. Salah maçta attığı 2 gol ile gol krallığında 21 gole ulaşırken Mane attığı 2 golle gol sayısını 20’ye yükseltti. Aguero’nun da bu iki ismi 20 golle takip ettiğini hatırlatalım. Bu karşılaşma özelindeki asıl önemli not Liverpool beklerinin asistlerine devam etmesi oldu. Bu karşılaşmada Robertson 11.asistini yaparken Trent Alexander-Arnold ise 9.asistini yaptı. Bir takımın 2 bekinin toplamda 20 golün asistini yapmış olması sizce normal mi bilemem fakat günümüz koşullarında bunun bir daha karşımıza çıkabilmesinin mümkün olduğunu sanmıyorum. Bu arada hatırlatma Liverpool izin yapmadan Çarşamba günü Barcelona maçına çıkacak. Sizce bu yoğun maç trafiği şampiyonluğa mı yoksa Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna mı mâl olacak?
Manchester United’in aldığı tutarsız sonuçlar Chelsea karşısında alınan 1-1’lik beraberlikle devam etti. Old Trafford’da bu sezon genel itibariyle hüzün dolu bir yıl geride kalırken teknik adam değişikliği ile havaya giren Kırmızı Şeytanlar yaşanan sakatlıklar, Şampiyonlar Ligi’nden elenme ve Pogba’nın gelecek yıl takımda olmak istemediğini açıklaması derken havasını kaybetti. 3.’lük ve 4.’lük yarşı içerisindeki en dramatik haftanın kaybedenleri ise bu karşılaşmanın taraflarıydı. Tottenham’ın ve Arsenal’in kaybettiği haftada bu maçın kazananı son 2 hafta öncesinde önemli bir avantaj yakalayacaktı. Fakat Old Trafford düşler sahnesi önce Chelsea’ye sonra Man UTD’ye kabus sahnesi oldu. Man UTD’ye transfer olduğundan beri yüzü bir türlü gülmeyen Eric Bailly bir kez daha sakatlanırken De Gea’nın her geçen hafta düşen performansı dikkatlerden kaçmadı. Chelsea üstün ve iyi oynadığı bir maçın ardından daha yine yeniden evine beraberlikle dönmüş oldu. Bazen çok çalışmak veya iyi oynamak 3 puan için yeterli olmuyor. Futbol kimi zaman şans oyunu olabiliyor.
Türkçe de çok fazla kullanılan bir atasözü vardır ‘Orak atın beli sakat olur’. Hem Tottenham hem West Ham’ın durumuna çok uygun. Kadro kalitesi olarak üst seviye oyuncu grubuna sahip iki takımın bu sezon sakatlıklardan çektiğini hiçbir takım çekmedi. Hatta West Ham yaptığı bir çok yeni transferi sakatlığa kurban verdi. Sezon boyunca sakatlık listesinde en az 6 oyuncunun ismi hep yazılıydı. Bu sefer 67.dakika da Michail Antonio West Ham için sahneye çıktı ve şeytanın bacağını kırdı. Karakteristik bir oyun yapısının yanı sıra Mark Noble’nin orta sahadaki lider oyunu, Felipe Anderson tehtidkarlığı, Marko Arnautoviç az da olsa rakip savunma üzerindeki yıldırıcılığı ve Issa Diop ve Fabian Balbuena’nın neredeyse 0 hata ile ile oynaması sezonun sonuna doğru West Ham adına umut ışığı oldu. Bu ışığın sahte bir şafak mı yoksa gelecek için sürdürülebilir bir oyun olup olmadığı gelecek iki hafta alınacak sonuçlarla anlaşılacak
“Sign him up”… Ocak ayı transfer döneminde Monaco’dan kiralanan Youri Tielemans’ın harika oyunlarından birine Arsenal maçında şahit oldu. Attığı golün yanı sıra oyun liderliğini üstlenmesi ve Leicester’ın attığı 3 golün 2’sine direk etki etmesi onun ne kadar doğru bir transfer olduğunu gösterdi. Rakip Arsenal maçın 64 dakikasını 10 kişi oynamasına rağmen Leicester gösterdiği performansla alkışı hak etti. Emektar golcü Vardy’nin 2 gol attığı mücadele sonrasında Tielemans’ın gelecek yıl hangi takıma transfer yapacağı İngiliz basınında tartışılmaya başladı. Leicester’ın yaz transfer dönemindeki Youri strateji merak konusu.
Brighton’ın düşüşü devam ediyor. Chris Hughton ve öğrencileri Newcastle karşısında 1-1’lik beraberlik almasına rağmen son 7 Premier Lig karşılaşmasında galibiyet yüzü göremedi ve paraşütsüz düşüşüne dur diyemedi. Southampton ise evinde aldığı 3-3 Bournemouth beraberliği ile ligin tamamlanmasına 2 hafta kala puanını 38 yaptı ve ligde kalma adına büyük avantaj sağladı. Cardiff deplasmanda düşen Fulham’a 1-0 yenilmeseydi mental olarak buyarışta direnebilirdi fakat bu mağlubiyet kaybetme alışkanlığının üst seviyede olduğunu gösterdi. Düşme potasında Brighton puan avantajını Cardiff’e karşı koruyor. İki takımında oyunu son haftalarda ligde kalmayı pek haketmiyor. Bakalım son iki hafta ligde kalma yarışında bize neler gösterecek…
Comments
No Comments