Hakkını vererek önce 3’de 3 yapanla başlamak lazım. Hüseyin Kalpar yönetiminde Süper Lig’e çıktığı ilk günden beri Alanyaspor deyince bir oyun karakteri gözümüzde hemen canlanıyor. Kapar sonrası Susiç, aada karakteri sekteye uğratan Bakkal ve Karaman dönemleri, daha sonra Sergen Yalçın ile yeniden özüne dönen ve Erol Bulut ile özünü kaybetmeden savunma yapmayı da öğrenmeye çalışan bir takıma. Aslında tüm bu evreleri Efecan’a sormak lazım. Lige kattığı ve katacağı neşe için Alanyaspor’a çok teşekkürler.

İlk 2 hafta skor bazında istediğini alamayan Galatasaray, Kayseri karşısında da organizasyondan uzak, savunma kurgusunda dengesiz görüntüsüne devam etti. Galatasaray orta sahasını pasla da, uzun topla da rahat geçen Kayserispor, karşısında etkisiz bi galatasaray görünce, daha da iştahlanmak yerine artan gereksiz bir özgüvene doğru yöneldi. Rakibinin gittikçe eksilmesi ile oyununu toparlayan Galatasaray, Ömer Bayram’ın da oyuna özelikle ikinci yarıda kattığı pozitif etki ile ön bölgede vaat ettiği etkinliği yakaladı. Hikmet Karaman hocayı kendi adıma şu konuda takdir etmek isterim. 2 kişi eksik kaldıktan sonra ezber bozmayı tercih edip, ön bölgedeki adamlarını tutan ve Galatasaray’ın uzun bir süre rahat gelmesini engelleyen anlayışı ve riski neredeyse ona puanı getirecekti. Yeri gelir eleştiririz ama, Karaman’ın hep bu arayış içerisinde olmalarını da çok severiz. Maçın hakem tartışması üzerinden bir kez daha gördük ki, sorun “VAR” da değil, sorun bizde. Daha protokolü bilmeyen teknik adamların olduğu memleket futbolunda, konuya hakimiyet’i olan insan sayısının azlığının şaşırtmaması lazım.

Haftanın en keyifli mücadelesinde Fenerbahçe, rakibi karşısında tipik Ersun Yanal düşüncesi ile başlayıp topa ön bölgede sahip olma ve o bölgede baskı yapma stratejisi üzerine başladı oyuna. Kadro yapısı itibariyle rakibe pas yaptırmaması gereken Fenerbahçe, golü bulduktan sonra rakibinin pas yapmaya başlamasına müdahale edemedi. Kendi ezberinde olan oyunu oynamaya başlayınca etkinliğini ortaya koymaya başlayan Trabzonspor da, orta alan sertliğinin yükseltilmesi gereken bölümde yapılan hamle ile Ünal Hoca’nın Doğan’ı sonraya saklaması da doğru olan bir anlayış gözüktü. İki takımın savunma zaaflarının ayyuka çıktığı dönemlerde de kaleciler devreye girdi.

Yeni oyun sistemine alışma sürecinin sancılarını yaşayan Beşiktaş, skor alamadıkça haliyle daha bi sıkıntılı duruma giriyor. Taraftar şu ana kadar yönetimle olan sıkıntısını Abdullah Avcı’ya yanıtlamak için çaba sarfediyor görüntüsünde. Bu devam ederse hocanın en büyük avantajı olur. Oyun ile alakalı özelikle Erke Tümer ve Gürhan Akteke Llajic’in sisteme adapte olmakta yaşadığı sıkıntı konusunda dikkatimi çektiler. Çok fazla sayıda orta üstelik isabetsiz orta yapılması da maç içerisinde ki handikaplardan biriydi. Topu geri kazanma süresini kısaltsa da siyah beyazlılar, oyunun boyunu kısaltabilme konusunda biraz daha yol katetmesi gerekiyor. Tüm eleştirilere rağmen Boyd’un oyun içerisinde yine de hakkının verilmesi gerektiği fikrimizi de kenara koyalım dursun.

Ligin şu an için vasat takımlarından biri olarak görünen Gençlerbirliği karşısında oyun organizasyonunda ve pozisyon üretmekte sıkıntı yaşayan Başakşehir, geçen haftanın aksine bu sefer oyuna hamlelerle maç içerisinde önce oyunu sonra da skoru lehine çevirmeyi başardı. Ancak Okan Buruk’un hala doğru kadro ve kendi oyununu bulma konusunda zamana ihtiyacı olduğu görüntüsü de ortada. Bu sene ligin ilk 4’ünü zorlamaları çok mümkün gözükmüyor.
Comments
No Comments