İlk günden aldığımız işaretlerden biri, maalesef bizim açımızdan yine hayal kırıklıklarının, güzelliklerden daha yoğun olduğu bir olimpiyat olacak. İlk gün en büyük umudumuz olan Potanın Perilileri de Fransa savunması karşısında çaresiz kalınca ilk gün hüzünle tamamlandı. Adımıza tatsız geçen ilk günde özellikle bisikletçimiz Ahmet Örken geçirdiği kazanın ardından yarış  dışı kalınca önce yüreğimiz ağzımıza geldi ardından da bir üzüntü yaşadık. Jimnastik branşındaki temsilcimiz Fikret Arıcan ise paralel bar serisi esnasında yaptığı hataya rağmen hala o güzel gülüşünü yüzünde koruyup yarışmaya devam etmesi ise bizim adımıza günün en güzel anlarından biriydi.

2000 Sydney Olimpiyatlarından itibaren özellikle yüzme branşında harika işlere imza atan Avustralya açısından Londra oyunları tam bir felaket olmuş hatta Avustralya gazeteleri Çanakkale’den sonraki en büyük bozgun olarak nitelendirmişlerdi. 2012’de sadece 1 Altın alabilen Avustralyalı yüzücüler daha açılış gününden 2 Altın alarak bu rakamı geride bıraktılar. Avustralya’ya bu oyunlardaki ilk Altını kazandıran Horton gözlükleri olmadan yakın mesafeyi göremiyor. Oyunlardan 71 gün önce kullandığı araba ile ufak sıyrıklarla atlattığı ama özünde ciddi bir trafik kazası geçirmişti. 400 metre serbest stilde olimpiyat şampiyonu olan Horton, sudan korktuğu için yüzmeye ancak 10 yaşında başlayabilmişti.

Bundan birkaç sene önce Türkiye üzerinden Avrupa’ya mülteci olarak gelen, o seyahat esnasında botun patlaması neticesinde, iyi yüzen kardeşi ve 2 mültecinin de desteğiyle saatlerce yüzerek botu Midilli Adasına iten Yusra Mardini 100 metre kelebek yarışlarında kendi serisini kazanmayı başararak hem bizin hem de tüm dünyanın gözünde zaten altın madalyayı kazandı

Andreas Toba, olimpiyatlar çok sık denk geldiğimiz hikayelerden birini yaşattı bizlere. Jimnastik erkekler takım elemelerinde Almanya takımının bir parçası olan Toba, yer serisini icra ederken, hareketini sonlandırma aşamasında ters ayağının üzerine düşüp dizini ciddi bir biçimde sakatladı. Eleme serisinde sona yaklaşıldığında Almanya’nın finale kalması için tek bir şansı vardı. O da Toba’nın kulplu beygir serisinde iyi bir derece elde etmesi. Ayağına bile basmakta büyük sıkıntı yaşayan Toba, teknik ekibin desteğiyle ancak kulplu beygire doğru gelebiliyordu. Seriyi 1. 336 puanla tamamlayan acı içindeki Toba Alman takımının 8. Sırayı almasına yardım edip takım arkadaşlarıyla beraber finale adını yazdırıyordu.

İlk günün Jimnastik yarışlarındaki bir diğer hikayesi ise Diego Hypolito idi. Yer serisinde Brezilya’yı temsil eden Hypolito, 2008 Pekinde serisi esnasında düşüp geride kalmıştı. 2012 Londra’da bir kez daha şansını zorlayan Diego yüzünü sert bir şekilde mat’a çarptığı enstantane ile hatırlanıyor. 30 yaşında ki Brezilyalı Olimpist, kendi seyircisi önünde bahtsızlığını kırıp yer serisinde finale çıkarken bu vesile ile Brezilya takımını da tarihinde ilk kez Erkekler Takım mücadelesinde finale çıkartıyordu.

Yüzme yarışları her zamanki gibi bu oyunlarda da hakkında en çok konuşulacak branşlardan biri olacak bunu daha ilk günden gösterdi. Ancak Macarların “Demir Kadını” Katinka Hosszu bambaşka bir boyutta hatırlanıp konuşulacak. Daha serilerde dünya rekorunu kıracağını hissettiren Hosszu, rekoru kırmakla kalmadı yerle yeksan eyledi desek daha doğru bir tabir ortaya çıkacaktır. Hatırlamayanlar için de hafızayı tazeleyelim. 2012 Londra oyunlarında 400 Bireysel Karışık yarışında dünya rekorunu kıran Ye Shiwen, bu yarışta son 50 metrelik mesafeyi Ryan Lochte’den daha hızlı yüzerek tüm dikkatleri üzerine çekmiş ve birçok doping dedikodusunun merkezine oturmuştu. İşte “Demir Kadın” bu rekoru 4 sene sonra paramparça etmeyi başardı. ( bir dipnot Ye Shiwen 2016 Rio’da 400 metre karışıkta 4 sene önceki dünya rekoru derecesinin 17.28 saniye gerisinde kalarak 27. sırayı alabildi.

Kadın futbolunun efsane isimlerinden Amerikalı kaleci Hope Solo kariyerindeki 200. Milli maça Fransa karşısında çıktı. Futbol tarihinde de milli formayla 200 maça çıkan ilk kaleci olarak da yerini almış oldu.