Onlar da ligi bilen antrenördü

Türk futbolunun son dönemdeki vazgeçilmez klişelerinden biridir, ligi bilen yerli topçu ve hoca kavramı. Şahsen , ülke futbolundaki en büyük problemlerden biri olarak, gelişime kendini tamamen kapatmış sadece mücadeleye dayalı top oynatmaya çalışan yerli hoca ağırlığını görmekteyim. Ülke futbolunda yabancı hocaların daha hakim olduğu dönemlerde de, oyuna çok şey katan veya sadece yabancı diye görev alabilen tonlarca isim geçti gitti. Hepsinin adını zikretmemiz maalesef mümkün değildi. Biz de aklımıza yer edenleri hatırlatma istedik. Kriterimiz ise çok basit 4 büyük olarak adlandırdığımız takımların dışında en az 3 takımda görev almış olan teknik adamlar. Ülke futbolumuza ufacık da olsa katkı sağlamış olan yerli yabancı tüm futbol paydaşlarına selamlar olsun.

Gheorghe (Gigi) Multescu

Takvimler 93-94 sezonunun tarihini yazmaya hazırlanırken, Samsunspor Balkan bölgesinin en önemli futbol figürlerinden biri olan, Romanya Genç Milli Takım teknik direktörü, Multescu’yu teknik adam olarak göreve getirmişti. Gigi’nin 10 seneye yayılacak olan Türkiye serüveni böylelikle başlıyordu. Gigi’yi unutulmaz kılan Samsun’daki ilk senesiydi şüphesiz. Ligi Samsunspor ile 5. tamamlayan Gigi, Samsunspor’a bir de Balkan Kupası şampiyonluğu da kazandırıyordu. Hakem tepkileriyle ünlü Multescu ilk iki sezonunda 80 günden fazla hak mahrumiyet cezası alacaktı. Samsunspor’la ikinci sezonunda Türkiye Kupası yarı finali yapan Samsunspor son sezonda ise beklentilerden bir hayli uzaktı. 4. sezonuna da başlamasına rağmen, istenen sonuçlar gelmeyince görevden ayrılan Gigi’nin de Türkiye seyyah’lığı başlıyordu. Gigi’nin takımsızlığı fazla sürmüyor ve Kayserisporla anlaşıyordu. Türkiye kariyeri boyunca Adanaspor, Ankaragücü’nü çalıştıran Gigi son olarak 2003 ‘de Samsunsporda kısa bir süre görev alıp Türkiye defterini kapatıyordu. Romaya’da “Smurdul” ( Romaya Acil Servis kısaltması) lakabı ile bilinen Gigi hep en zor durumda yer alan takımların başına geçmesiyle de nam salmış biri. Oldukça akıcı Türkçe konuşan Gigi her zaman akıllarda tebessüm ettiren röportajlarıyla kaldı.


jozef jarabinsky

Onu, Türk futbolseverler ilk 1989 yılında Fenerbahçe- Sparta Prag eşleşmesinde tanıdı. Prag deplasmanında çıkan olaylar nedeniyle Türk futbol severlerden özür diliyordu. O sezon sonunda Jarabinsky’in ilk durağı Gençlerbirliği olacaktı. Tam emin olmamakla birlikte Panenka ile forma giyip, Türkiyede çalışan tek isim olabilir. Mart 2019’da 75. yaş günü adına röportaj verdiği bir Çekya gazetesine şunları söylemişti; ” Türkiye’den ilk teklif geldiğinde Fenerbahçe’ye gitmeliydim ki, o dönem ki elçi de bana bunu tavsiye etmişti ama ben daha zayıf olan Gençlerbirliğine gittim. Ligde ki ilk Fenerbahçe maçımızı da kazandık” Ancak Jarabinsky’nin asıl seyyahlığı 90’ların ikinci yarısı başlayacaktı. 95-96 sezonunda Türkiye’ye Ankaragücü ile geri dönen Jarabinsky, asıl unutulmaz performansını ise Antalyaspor ile 97-98 sezonunun hemen ardından 98-99’da ortaya koyacaktı. Samsunspor ve Göztepe’de de dönemleri olan Çekya’lı teknik adamın son Türkiye ziyareti ise 2008/09 sezonunda yine Antalya’da oldu. İyi kadronun iyi oyununa rağmen yeterli galibiyetler gelmeyince Jarabinsky ve Türkiye ilişkisi de nihayete ermiş oldu.

goal.com sitesinden alınmıştır.

Dorde Milic

Yugoslav futbolcu ekolünün en tatlı temsilcilerinden biriydi Dorde Milic. Adanaspor ile başlayan Türkiye içi futbolculuk kariyeri, ,Beşiktaş ile sona eriyor ve 2 sene sonra da teknik adamlık görevi için yeniden Adana’ya dönüyordu. Belkide Anadolu seyyah’ı hocalar arasında genç oyuncuların üzerinde en fazla duranlardan biriydi dersek yanlış olmaz. Beşiktaş’ı uzun aradan sonra şampiyon yapan Miliç, Adanaspor ve Bursaspor arasında gidip gelen bir teknik adamlık kariyerine imza attı. Adanspor’da geçirdiği ilk sezonda çalışma izni çıkmayan ve turist olarak Adana teknik direktörlüğünü yapan Milic’in, 6 puanda aldığı Adanaspor’u ligde tutarken maçları da tribünden izlediğini de bir dipnot olarak belirtelim.

Abdullah Gegiç

Anadolu futboluna onun kadar değer katan yabancı hoca sayısı çok azdır.Sevgili Ahmet Yavuz 4-4-2 dergisinde ondan bahsettiği bir yazıda, Anadolu kulüpleri İstanbul’a meydan okumayı ondan öğrendi diye yazmıştı. Eskişehir’in başındayken başardıkları ile hafızalarımıza kazınan Türkiye aşığı Gegiç, Adana’nın iki takımı, Samsunspor, Bursaspor, Diyarbakırspor’u da çalıştırmıştı. Çok hafızalarda yer almasa da, Milli Takım’ın da başına geçen Gegiç yönetiminde Eco Cup’a katılan Türkiye 1969 yılında şampiyonluğa da ulaşmıştır. ( Ekonomik İşbirliği Teşkilatı). Günümüz futbolundan şu an Abdullah Gegiç gibi vizyon katacak bir hocanın geçmesine o kadar çok ihtiyacımız var ki.

Foto: İsmail Alkılıçgil

Milorad Mitrovic

35 yıllık teknik adamlık kariyerinin neredeyse 20 yılını ülkemizde geçiren. bıyıklarından asla vazgeçmeyen alt sıraların vazgeçilmez hocası. Henüz daha Mesut Bakkal’lar Yılmaz Vural’lar boy göstermemiş ya da gezgin moda dönmemişken, Mitrovic vardı. Kariyeri boyunca çok takım gezen Milorad, bir çok taktı da çift dikiş ve üstü olarak geçmiştir. Ancak Türkiye kariyerinin zirvesi şüphesiz 96/97 sezonu. Denizlispor’la sezona başlıyor, 3. hafta sonunda gönderiliyor, 14. hafta Altay’ın başında 17. hafta sonunda gönderiliyor, 20. hafta Samsunspor ile anlaşıp sezonu orada tamamlıyordur. Kariyerinde ayrıca Sakaryaspor, Ankaragücü, Gaziantepspor( öz hakiki ), Dardanelspor, Elazığspor’u da çalıştıran Mitrovic ülke futboluna Ayhan Akman’ı antremandan kovan hoca’nın dışında sanırız ki çok yer değiştiren antrenör olarak kötü bir anlayış bırakmış gibi gözüküyor.

Foto: İsmail Alkılıçgil

Michael Skibbe

Galatasaray’ın başına geçmesiyle tanıdığımız Skibbe, ilk sezonunu tamamlayamazken, Türkiye’de skorlar hariç insanlığı ve oynatmaya çalıştığı oyun anlayışı nedeniyle hep iyi izlenim bırakmayı başarmıştı. Ondan olsa gerek ki, 2 sene sonra Eskişehirspor kendisini takımın başına getiriyordu. Ancak bu umut dolu beklenti 17. haftada nihayete eriyordu. Hevesle gittiği Bundesliga’da hayal kırıklığı yaşayan Skibbe rotayı yeniden Türkiye’ye Karabük’e çeviriyordu. ilk 10 hafta 9 puan toplayınca bu macerada maalesef tamamlanamıyordu (Kendisinin Almanya’ya gitme isteğinden). Türkiye’de başladığı sezonları bir türlü tamamlayamayan Skibbe son bir kez daha şansını Eskişehir’de denemeye karar veriyordu. Bu sefer sezon ortasında takımı alıp işini garantiye alan Skibbe sezonu tamamlıyor ve bir sonraki sezona yine Eskişehir’in başında başlıyordu ki, 7 haftada 4 puan toplayıp Türkiye macerasını da tamamlıyordu.

Nejat Biyediç

Aslında onu ne futbolculuğunda ne de hocalığında yabancı olarak görmedik. Hatta bu yazı yayın esnasında aklıma geldiğinde, adını saymadım. ancak Ligradyo dinleyicisi Nejat Biyediç’in de bu yazıda olması gerektiğini dile getirince, hocanın varlığının bu yazıya değer katması kaçınılmaz oldu. Bursaspor ile o kadar özdeşleşmiştir ki “imparator” başka bir takım çalıştırdığı aklınızdan dahi geçmez. Şampiyonluk öncesi belki de Bursaspor tarihinin en renkli dönemine imza atan Biyediç, Bursaspor dışında Karabük, Adanaspor, Sakaryaspor, İstanbulspor ( TMSF sürecinde göreve geldikten 3 gün sonra görevden alınmıştı), Eskişehir takımlarını da çalıştıran Biyediç, hiçbir takımda Bursaspor’da yakaladığı havayı yakalamayadı.

Kemal Ömeragiç 

Türk futboluna nice piliçler kazandıran gelmiş geçmiş belkide en sempatik teknik adam ( Genç oyunculara piliçlerim diye hitap etmesiyle ünlüydü). Türkiyede sayısız takım çalıştıran Ömeragiç, özellikle Altay ve Bursaspor taraftarı için çok özel bir isim. Kendini her zaman İzmirli olarak niteleyen “Kiki” Altay ile Türkiye Kupası finali de oynamıştı ki o final kadrosundan birçok isim ilerleyen yıllarda Altay’ı da çalıştırdı. Türkiye kariyerine Adanademirspor, Bursaspor, Göztepe ve Yeni Salihlispor takımlarını çalıştırdı. Salihli takımını tarihinde ilk kez 1. lig’de oynatmaya çok yaklaşan Ömeragiç, play-off finalinde Elazığspora kaybetti. Salihli de bir daha hiç 1. Lig’e bu kadar yaklaşamadı.

Safet Susiç

Bosna Hersek futbolunun gelmiş geçmiş en büyük oyuncularından biriydi. Herbert Neumann’in görevine son veren İstanbulspor Saffet Susiç’i onun yerine getirince ülke futbolu yepyeni bir seyyah kazanıyordu. İstanbulspor’da geçirdiği 2 sene herhalde ömründen baya bir götürmüştür. Onlarca yıldızın egosunu kontrol etmenin yanında Cem Uzan’ın sonunda kızıp başkanlığı bırakmaya kadar giden gergin halleri. Istanbul sonrasında antrenörlüğe ara veren Susiç 2004/05 sezonunun devre arasından itibaren hem sezona yeni umutlar hem de düşme potasında ilk çağırılacaklar listesine dahil oluyordu. Konyaspor, Ankaragücü, Rizespor, Ankaraspor derken memleketi birçok vatandaşımızdan daha iyi gezen Susic, Türkiye’ye bir ara veriyor ve Bosna Hersek’i tarihinde ilk kez dünya şampiyonasına taşıyordu. Hem genel itibariyle doğru transfer stratejisi hem de oynattığı pozitif, akıcı ve gelişmeye açık oyun nedeniyle hep akıllara yerleşen Susiç, İstanbulspor ile bir kez daha hayatımıza renk getiriyordu. Yanlış bir Akhisar serüveninin ardından Susiç acaba yeniden akıllara gelir mi sorusunu da aklımızın bir kenarında tutuverelim.

Tomislav Kaloperoviç

Neredeyse 70 yılların tamamını ülkemizde geçirmiş tabi k ibi başka Yugoslav futbol adamı. Galatasaray ile başlayan Türkiye macerası daha sonra Anadolu yollarında km yazıyordu. Mersin İdmanyurdu, Bursaspor, Eskişehir gibi takımların ardından araya bir büyük takım şampiyonluğu daha sıkıştırıp Türkiye macerasına uzun süreli bir aralık ortaya koyuyordu. Türkiye kariyeri bir kupa ile başlayan Kaloperoviç’in Türkiye kariyeri, 1985/86 sezonunda uzun bi aradan sonra geri döndüğü Bursaspor’lan kazandığı Türkiye Kupası ile nihayete erecekti.

Author
Published
6 yıl önce
Categories
FutbolGenel
Comments
No Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir