Her devre arası transfer dönemlerinde, özellikle büyük takımların şampiyonluğuna katkı sağlayan ya da balon çıkan transferleri üzerine dosyaları okuruz. Oysa devre arasında geldiği takımın kümede kalmasına gerek istatistik gerekse de oyun bazında yüksek katkı veren onlarca transferden de bahsedebiliriz. Bu yazıda aklımızda kalan bir kaç isme yöneldik. Aklınıza gelen diğer isimleri yorum bölümünde paylaşırsanız biz de beslenmiş oluruz.
Emil Angelov
2007-08 sezonunu oldukça iyi geçirip 7. Sırada tamamlayan Denizlispor, yeni sezona 1 adım daha ileri düşüncesinde hazırlanırken, kadroda da değişikliklere gidiyordu. Gelenler ve gidenlerle yeni sezona başlayan Denizlispor’da işler bir türlü beklendiği gibi gitmiyordu. Küme düşeceğinin sinyalini çok erken veren Hacettepe ve Kocaelispor’un ardından son boşluk için aday bir çok takım bulunuyordu. Bir anda bu adaylardan biri haline gelen Denizlispor, devre arasında takıma yeniden transfer müdahalesi ile çıkış arıyordu. Türkçe konuşmayı bilen ama bir yandan da Bulgaristan dışına ilk kez çıkan Emir Angelov gol yollarındaki sorunu çözmek amacıyla kadro katılıyordu. Genel anlamıyla gol sorununu çok çözememiş olsa da, yeni transfer Angelov attığı 9 golle kritik bir katkı ortaya koyuyordu. İkinci devrenin orta bölümünde 6 maçta üst üste 4 galibiyet 2 beraberlik alan Denizli’de Angelov, kazanılan 4 maçta da skora katkıda bulunurken özellikle maçın dengesini değiştiren gollere imza atmış olması ise katkısını daha da yukarı çekiyordu. Sezon sonunda 3’lü averaj ile ligde kalmayı başaran Denizlispor Angelov hamlesine çok şey borçluydu
Fatih Ceylan
Yukarıdaki hikayeyle aynı sezonda, düşme korkusunu en derinden hisseden takımlardan biri de bir diğer Akdeniz temsilcisi Antalyaspor idi. Daha sezon başlamadan Hikmet Karama’nı gönderen ve apar topar unutulmaz teknik adamı Jarabinsky’i getiren Antalyaspor 9 haftada 1 galibiyet alınca Şifo Mehmet Hoca’yı takımın başına getiriyordu. Takımına bir ivme kazandırmaya çalışan Özdilek, ilk devreyi iyileşen bir oyunla tamamladıktan sonra, devre arasında Kayseri’de düşüşte olan Fatih Ceylan’ı renklerine katıyordu. Skor olarak 2 golde kalsa da, orta alanda Korhan ile harika bir uyum yakalayan Fatih Ceylan; Antalyaspor’un oyununu bir anda 2-3 seviye yukarı çekmeyi başarmıştı. Artık daha fazla kazanan bir takım olan Antalya, ligde kaybetse düşeceği karşılaşma olan Ankaragücü mücadelesinde 1-0’lık sonuçla gülüyor ve özellikle Djiehoua ile birlikte Fatih Ceylan performansıyla ligde kalıyordu.
Kamil Grosicki/Jakub Navratil
Zirveye oynayan yapısını kaybetmeye başlayan Sivasspor 2010/11 sezonuna Galatasaray galibiyeti ile başlayınca, herkeste olumlu düşünceler hakim olmuştu. Ancak 14 eylül tarihinde alınan o galibiyetin ardından gelen ilk 3 puan 20 Kasım tarihindeki Karabük galibiyeti olunca, Sivas ligin diplerinde dolanan bir takım olmuştu bir kez daha. Sezonun ilk yarısında sadece 17 gol atıp 32 gol yiyen Sivas, son sıradaki Kasımpaşa’dan sonra en kötü averaja sahip takım olmuştu. Devre arasında bu atma ve yeme sıkıntısına yönelik hamleler yapan Sivas, savunmaya Çekya’dan Navratil’i alırken; bir çokları tarafından bu adamı nasıl aldılar abi cümlesini kurduran Kamil Grosicky transferini de tamamlıyordu. Grosicky’nin golleri, Navrail’in savunmadaki liderliği ve uzun boy avantajını ile yükselişe geçen Sivasspor, ikinci devrede 9 daha fazla gol atarken, 7 daha az gol yiyordu. 1 puan farkla girdiği ikinci yarıda kümede kalma savaşında, sezon sonunda 9 puan farkla ligde kalmayı başarmışlardı.
Tidiane Sane (2012/13 Elazığspor)
8 yıl aradan sonra Süper lig’e merhaba diyen Elazığspor, hemen her yeni çıkan takımın yaptığı hatayı yapıp takımın çehresini tamamen değiştiriyordu. Süper Lig’e taşıyan Bülent Uygun ile sezona başlayan ve ilk 7 maçta sadece 4 puan alan Elazığ, takımın başına Yılmaz Vural’ı getiriyordu. Devre arasında da kendi ekonomisini çok zorlayacak seviyede transfer harcamalarına giren Elazığspor Randers takımından Sane’yi de renklerine katmıştı. Sadece 11 gol ve 16 puanla ilk yarıyı tamamlayan Elazığspor’da, Sane’nin gelişi ile takımda taşlar oturmaya tam olarak başlamıştı. Sane ile beraber tüm takım oyun olarak yukarılara doğru çıktıkça Elazığspor’da sezonun en keyif veren takımı haline geldi. Sane sezonu 4 kritik gol ile tamamlarken ligin ikinci devresinde 20 golü ağlara gönderiyordu.
Arnaldo Edi Lopes Da Silva
Bu isim, size hemen tanıdık gelmemiş olabilir. Ancak 2013/14 – Pep Hikmet Karaman ve Erciyes dediğimde hemen aklınıza Edinho’nun geleceğinden eminim. Ligin ilk yarısını 12 puanla son sırada tamamlayan Erciyes’te sezonun geri kalan kısmı için beklenti genel anlamda düşüktü. Sezon başı 20’ye yakın transfer yapan Erciyes, Karaman’nın da gelişiyle kesenin ağzını açıyor ve 10 yeni transferi de kış döneminde getiriyordu. Ancak bir isim öyle öne çıkacaktı ki yapılan onca masraf kimsenin aklında kalmayacaktı. Braga’dan gelen Edinho, arka arkaya golleri sıraladıkça hem yurtiçinde tüm dikkatleri çekiyor hem de 30 yaşında sonra Portekiz Milli Takımı’nın bir parçası oluyordu. 15 maçta 11 gol atan Edinho tarihimizde az görülebilecek bir istatistiğe imza atıyor ve Kayseri Erciyes’in ligde kalması konusunda Yasin ile birlikte en büyük katkıyı ortaya koyuyordu.
Jahovic/Eto’o
Belki de fikir birliğinin sağlanmasının en zor olduğu madde. Oyuna dair katkıları bu iki isimin tartışmaya açıkken, skora katkıları ise onları bu listeye dahil ediyordu. Takımlarında biraz da maddi ( biraz derken lafın gelişi) sorunlardan dolayı ayrılmak yoluna giden iki golcü Konya’da sezonun ikinci yarısı için buluşuyorlardı. İlk 17 haftada 16 gol atabilen Konyaspor, ikinci 17’ik bölümde ise 22 gole imza atarken bunun 11’i bu iki isimden geliyordu. Kayseri ve Kasımpaşa maçlarında ise erken gelen Eto’o golüne ek olarak son dakikada gelen Jahovic golü bu ikilinin başlatıp kapattığı maçlar olarak akıllarda kalmıştı
Lig Radyo Dinleyicilerinden gelenler
Theofanis Gekas
2011/12 sezonunun devre arasında transfer olduğu Samsunspor’u ligde tutmasına ramak kalan Gekas, yeni sezon için İspanya’nın yolunu tutuyordu. Orada aradığını bulamayan Gekas’ı bu sefer Akhisar çare Gekas diyerek transfer ediyordu. Hoca değiştirme yolunu seçmeyen Akhisar’da Gekas ilk maçında gol ile tanışsa da asıl 3 puanlık golleri 1 hafta sonra o zamanki adı ile İBB’ye kaydediyordu. ( ikinci yarının santrasından takım arkadaşlarını uyararak attığı gol hala hafızalarda). 15 maçta 12 gol ile takımına katkıda bulunan Gekas’ın Akhisarı son sırada tamamladığı ilk yarının ardından ligi 42 puanla 14. Sırada tamamlamayı başarıyordu.
Florin Cernat
Bu sefer hikayemiz bir ligde tutma değil lige çıkartma hikayesi. Aslına bakarsanız 2012/13 Trkiye 1. Lig’ini yazacaksak o sezon Çaykur Rizespor’un 3 ara transferini birden belki de yazmak lazım. Cernat, Sercan Kaya ve Eren Albayrak. Ancak Cernat’ın gerek attığı 9 gol, gerekse de oyun içerisinde aldığı sorumluluk ve oyuna yaptığı katkı onu bir adım daha öne çıkarıyordu.
Comments
No Comments