Severek takip ettiğimiz Squawka sitesi, Manchester City Şampiyonalar Liginden elenince, Pep neden Barça’dan ayrıldığından beri bir türlü CL alamadı diye kendi kendine sormuş ve 4 yaptığı hatayı sıralamış. Biz de yazıyı çevirip azıcık kendi kelimelerimizden ekledik ve sizlerle paylaştık. İyi okumalar.
Santrafor sıkıntısı
Pep, Barcelona döneminde sahip olduğu santraforları açık olarak kullanmayı seviyordu. Henry, Eto’o, Villa gibi isimleri zaman zaman nasıl kullandığına bir bakalım. ikisi de merkez santrafor olmasına rağmen çok sık açık kullanıldılar. Hele David Villa ve Henry kanat oyuncusu gibi davrandılar çoğu zaman. Bu vesileyle Barça inanılmaz bir gol tehditi haline geliyordu. Sahadaki her hücum oyunsusu bir santrafor içgüdüsüne sahip oluyordu. Münih ve City’de ise daha çok kanat oyuncularını açık olarak kullanmayı tercih etti. Böylelikle de sahadaki santrafor içgüdüsüne sahip oyuncu sayısı azalınca da, gol tehdidi olarak rakipler daha çok merkezdeki santrafora odaklanmaya başladı. Lewandowski 67, Agüero 93 gole ulaşmış olabilir ancak bu aynı zamanda yükü tek bir oyuncunun üstlendiği ve kötü gününde ya da engellenebildiği bir günde gol sıkıntısı yaşanabileceğine dair de bir işarettir. Atletico, Liverpool,Spurs eşleşmelerindeki özellikle 2. maçlardaki dominasyon neticesinde istediği skora skora ulaşamamasıda biraz bundandı. Hatırlayın, Barça döneminde de Villa’nın sakatlanması sonucu Chelsea eşleşmesini onsuz oynamış ve yine baskıya rağmen istediği gollere ulaşamamıştı.
Doğru savunmacıları bir araya getirememesi
Pep takımları iyi defansa sahip olsalar da, en iyi defans olarak hiçbir zaman iddia ortaya koymadı. Ancak Barça döneminde sahip olduğu iki stoper high-line savunmada ( orta çizgiye yakın) dünyanın en iyi ikilisiydi ve bu sayede de oyunu sürekli rakip bölgede oynayabiliyorlardı. Puyol, savunmanın lideri, yüreğin koyanı ve sürpriz skoreri olurken, Abidal ise; teknik ve fizik açıdan mükemmelin simgesiydi. Rafa Marquez ve Mascherano orta alan savunmasını başka boyuta taşırken, Pique ise mucizeler yaratan idi. Ancak City ve Münih’de daha çok deep/middle Line hattını iyi oynayan oyunculara sahip olunca, Barça oyununu bir türlü oluşturamadı. High oynama çabasına girdiğinde ya savunma hattı fazla derine gidiyor ve ileri bölgenin geriye doğru yönelmesine sebep oluyor ya da ya da o çizgide oynamayı başarırlarsa da darmadağın oluyorlar.
Orta saha’da topa sahip olma işini abartması
Adamın, alamet-i farikası bu diyebilirsiniz, ama bi okuyun önce. Elinizde Xavi, Iniesta, Busquets olduğu zaman. Bir arada oynadıkları hemen her maçta topu kontrol etmelerinin yanısıra hem ileri bölgeye hem de geri bölgeye doğru pas alternatifleri yaratmak ve sunmak konusunda da başka bir seviyede olmakla yetinmeyip, bir de rakip savunmaları keskin bir şef bıçağı gibi keserek de oyunu değiştiriyorlardı. Ayrıca topa o kadar çok sahip oluyorlardı ki, savunmalarında herhangi bir tehlike oluşması da pek mümkün gözükmüyordu. Ancak Barça’dan sonra asla böyle bir ekibe sahip olamadı. Münih’de 1 sene sahip olduğu oyun aklı nedeniyle Lahm orada denendi. Sonra Alonso gibi bir deneyimle Thiago’yu birlikte orta sahaya monte etti. Ancak Teoride iyi gözüken bu ikili pratikte Alonso’nun yaşı ve Thiago’nun kırılganlığı nedeniyle, beklenen Iniesta-Busquest etkisini alamadı. Özellikle Şampiyonalar Ligi’nde bunu çok net hissetti. City’de ise De Bruyne gibi bir adamın yanında, Bernardo ve David Silva’yı da kullanarak bu organizasyonu yaratmaya çalışsa da, bu oyuncuların daha çok 10 numara DNA’sına sahip olmaları nedeniyle topa sahip olmak konusundaki sabırları yeterli seviyeye bir türlü ulaşamazken oyunun ritmini isteğe göre bükmek konusunda da problemler ortaya çıkabiliyor.
BARCELONA’DAN AYRILMAK
Bu başlık zaten başlı başına bir paragraf gücünde. Ekstra bir şey eklemeyelim.
Comments
No Comments