Başakşehir-Sporting maçı öncesi notlar

Avrupa’da yoluna devam eden tek temsilcimiz Başakşehir, 20 Şubat Perşembe günü saat 20.55’te Sporting CP ile karşı karşıya gelecek. 

Bu eşleşme öncesinde, Portekiz ekibini daha yakından tanımak adına Sporting taraftarı ve yazarı iki isimle maç üzerine konuştuk. Richard Cole ve Christian Oliveira, Sporting CP tarafının maç öncesindeki fikirlerini aktardı.

Türkiye’de Portekiz Ligi maçlarının sürekli yayını olmadığından birçok kişinin Sporting adına çok bir fikri yok şu anda, sezon sizin adınıza nasıl gidiyor?

Richard Cole: Aslında oldukça kötü. Geçen sezon da kupadaki başarıya rağmen iyi değildi, fakat yaz dönemindeki transferler berbattı. Belki de tarihimizdeki en kötü sezonlardan birini yaşıyoruz. Bruno Fernandes bu sezonki iyi performanslarda neredeyse tek başına öne çıkmıştı ancak o da gitti. 

Christian Oliveira: Christmas döneminde şampiyonluktan koptuğumuzdan, işler pek de iyi gitmiyor. Kupada üçüncü lig takımına elendik, lig kupasına da yarı finalde veda ettik. Geçen sene bu iki kupayı da kazanmıştık. Ligde 18 yıldır şampiyon olamıyoruz fakat bu sezon başlangıcından beridir hayal kırıklığı yaratıyor. 1. sıradan 19 puan, 2. sıradan da 15 puan uzaktayız. Üçüncülük yarışına kitlenmek en iyisi olacaktır.

Avrupa’da bazı takımların UEFA Avrupa Ligi organizasyonuna yeterli değeri vermediğini, lig maçlarını daha ön planda tutarak yedek kadroyla çıktığına şahit oluyoruz. Sporting için böyle bir durum söz konusu mu?

RC: Sporting için geriye kalan tek hedef, bu takımla zor olacak olan ligde üçüncü sırayı korumak. Tabii ki Avrupa Ligi’ni kazanmak isteriz, hele ki seneler önce kendi evimizde kaybettiğimiz bir finalden sonra. Fakat bu takımdan bu sezon böyle bir şey beklemiyorum, yine de geçtiğimiz sezonlarda bu turnuvaya daha fazla önem verdiğini söyleyebilirim.

CO: Ligde sadece Avrupa Ligi potasında kalabilmek için yarışıyoruz, yarışmacı olduğumuz diğer kulvar ise Avrupa Ligi. Bu yüzden böyle bir durumun yaşanacağını sanmıyorum.

2017/18 sezonunun sonundaki istenmeyen olaylardan sonra birçok futbolcu takımdan ayrılmıştı, bir kırılma noktasıydı belki de Sporting tarihi adına o olay. Etkileri nasıl oldu, toparlanmanın hızlı olduğunu söyleyebilir miyiz?

RC: Karanlık bir dönemdi. Sadece birkaç ay önce gerçekten çok iyi olmamıza rağmen bir çöküş yaşadık. Antrenman alanına bakarsanız, yansımaların hala hissedilebildiğini görebilirsiniz. Sporting; Bas Dost, Marcos Acuna ve en önemlisi Bruno Fernandes gibi isimleri takımda tutmayı başardı. Yapamadıkları ise, geleceği inşa edecek genç oyunculara güvenmemeleriydi. O dönem B takımda oynayan Merih Demiral bunun en net örneği, ona şans vermek için mükemmel bir zamandı. Yönetim bunun yerine onun ucuza gitmesine izin verdi, kendisi şu anda Juventus’ta. Bir bakımdan, olayın yönetiliş süreci kendisinden çok daha fazla zarar verdi. 

CO: İyileşme süreci yavaş, kulübün de tam anlamıyla toparlandığını söyleyemeyiz. Kulüp hala bölünmüş durumda. 2018’deki saldırının ardından göreve gelen başkana, daha geçtiğimiz hafta büyük protestolar yapıldı. Bu sezon stadyumdaki seyirci sayısı az, performansımız kötü, yani kulüp bir başka kırılma noktasının eşiğinde. Kulübün şu anki başkanı, ne acı ki iyi şekilde hazırlanmadı ve sonuç olarak da bir felaket oldu. Sezon sonuna kadar bir değişim yaşanacağını düşünüyorum. Dört yıllık başkanlık süresi var fakat iki yıldan az süre içinde görevi bırakmaya zorlanılacaktır. Sporting için işler, iyi hale gelmeden önce daha da kötüleşecek gibi duruyor.

Birkaç gün önce sezon içindeki ikinci teknik direktör değişikliği de yaşandı. Keizer ile başlanılan sezon Silas ile devam etmişti, şu anda ise takımın başında Ferro var. Neler söyleyebilirsin?

RC: Aslında hocamız halen Silas. Fakat, tipik Sporting modasında işler o kadar da basit değil. Silas yeterli belgelere sahip olmadığı için, yardımcısı Ferro bazen takımın başında olarak gözükebiliyor ve basın toplantılarına çıkabiliyor.

CO: Sezona Keizer ile başlandı, daha sonrasında Silas geldi. Silas henüz tüm UEFA belgelerine sahip değil, bu yüzden bazı sınırlamaları var. Yardımcı antrenörü Emmanuel Ferro tüm belgelere sahip olduğundan görevlerin ve röportajların çoğunu o yapıyor. Silas teknik olarak antrenör fakat maç sırasında ve sonrasında Ferro’dan daha fazla şey duyacağız. Oldukça kafa karıştırıcı olduğunun farkındayım. Silas kel, Ferro’nun siyah saçları var. Yardımcı olabilir.

Genel hatlarıyla Sporting’i özetlersek, en güçlü ve zayıf yanları nedir sizce?

RC: Fazla bir güçlü yönümüz yok. Hücum katkısıyla ön plana çıkan sol bek Marcos Acuna mükemmel bir isim. Genç kaleci Luis Maximiano kadroya dahil oldu ve oldukça umut verici gözüküyor. Zayıf yanlar ise çok fazla. Jeremy Mathieu bir aydır oynayamıyordu, savunmamız için kritik bir oyuncu. Orta sahamız yaratıcılıktan yoksun, yeni forvetimiz Andraz Sporar da henüz takımla uyuşmadı. 

CO: En güçlü yanımız, yetenekli kanatlarımız. Jovane Cabral, Marcos Acuna, Gonzalo Plata, Luciano Vietto, Rafael Camacho, hatta Yannick Bolasie. Aslında iyi ve dinamik bir kanat rotasyonumuz var. Zayıf kısmımız ise merkezimiz. Bruno Fernandes’in ayrılışından önce de orta sahamız belirgin şekilde zayıftı. Ayrıldıktan sonra bu daha göze batar şekilde belirginleşti. Gerçek bir 6 numara yok, dinamik bir oyun kurucu yok, top kazanan yok…

Bruno’nun United’a transferini nasıl yorumlarsınız? İki buçuk sezonluk Sporting kariyerinde 102 gole direkt katkı yapan bir isimden bahsediyoruz.

RC: Bizim için oldukça kötü. Çünkü sadece sahadaki her şeyin merkezi değil, aynı zamanda lideriydi. Benzer oyun formasyonunda yerini doldurabilecek bir isim yok kadromuzda. 

CO: Son 20 yılda yolu Sporting’ten geçenler arasında en iyilerden bir tanesiydi ve rekor bedelle satıldı. Söylenebilecek çok fazla şey yok onun hakkında, neredeyse iki yıl boyunca ortalama diyebileceğimiz bir takımı taşıdı.

Onun gidişi ve Sporar’ın transferinin ardından saha içinde başka bir formasyona geçen bir Sporting görüyoruz. Bu üçlü savunmaya alışabildi mi takım?

RC: Silas, Mathieu’nun yokluğunda birkaç kez üçlü defans denedi fakat bunun çok olası olduğunu düşünmüyotum. Luis Neto, Sebastian Coates ve Tiago Ilori ile bir üçlü hat oluşturabilirdi, neyse ki Ilori gözden düşmüş gibi duruyor. Önümüzdeki maçlarda 4-3-3 dizilişini izleriz diye düşünüyorum.

CO: Üçlü savunmayı daha fazla görürüz diye düşünüyordum, geçen hafta da böyle oynamıştı takım. Maalesef Jeremy Mathieu sakatlandı ve iki maçı da kaçırması bekleniyor. Bu da Sporting’in dörtlü oynamasına sebep olacak. Genellikle sol bekte gördüğümüz Cristian Borja’nın üçlünün solunda oynaması da mümkün. Cumartesi günü oynanacak maçın belirleyici olacağını düşünmekle birlikte perşembe gününü de merak ediyorum.

Az önce de konuştuğumuz gibi Bruno bu takımın en efektif isimlerinin başında geliyordu, onun ayrılığının ardından en çok dikkat çekmemiz gereken isim kim sizce?

RC: Sol bek Marcos Acuna, sakatlanan Mathieu’yla birlikte bu takımın en iyi oyuncusu. Bunun yanı sıra, uzun süreli sakatlıktan geri dönen Jovane Cabral potansiyeline geri dönebileceğine dair işaretler verdi. Kalecimiz Maximiano da geleceğin Rui Patricio’su olacak umarım. 

CO: Muhtemelen göze çarpan biri olmayacak. Yine de gelecek vaat eden kaleci Maximiano, yeni kaptan Coates, Wendel, Camacho ve Sporar isimlerini vereyim.

Bu arada maçtan bağımsız, Türkiye’de çoğu kişi takımınızı “Sporting Lizbon” olarak adlandırıyor. Bu yanlış bir kullanım sanırım, öyle mi?

RC: Evet, Portekiz’in dışındaki yerlerde bu tarz bir durum yaygın fakat Sporting’in adında “Lisbon” bulunmuyor. İnsanlar bu kullanımı bırakacaktır diye düşünüyorum.

CO: Taraftarlarımızın çoğu gerçekten “Sporting Lisbon” denilmesinden nefret ediyor. Doğrusu “Sporting Clube de Portugal”, hatta sadece “Sporting”. Eğer isterseniz “Sporting CP” de diyebilirsiniz.

Başakşehir özelinde, Türk futbolu hakkında neler biliyorsunuz, daha önce duymuş muydunuz?

RC: Gerçekten çok bir şey bilmiyorum, daha önce isimlerini duymuştum fakat Avrupa Ligi’ndeki zor gruplarından çıkana kadar hiçbir şey bilmiyordum. Türk futbolundan ise çok az haberdarım, Galatasaray – Fenerbahçe maçlarını izlemeye çalışıyorum ama düzenli bir şekilde ligi takip ettiğimi söyleyemem.

CO: Bundan beş sene önce Avrupa Ligi’nde eleme oynadıkları dönemden aşinayım. Robinho ve Demba Ba gibi ünlü futbolculara sahip olduklarının da farkındayım. Fakat, her ne kadar ligde lider olduklarını bilsem bile sezon içindeki performanslarını pek bilmiyorum. Başta Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe olmak üzere Türk futbolunu takip etmeye çalışıyorum. Ricardo Quaresma’nın büyük hayranıyım, Beşiktaş ve Kasımpaşa’daki süreçlerini takip ettim ve ediyorum. Bir diğer sevdiğim isim ise eski Sportingli, yeni Göztepeli Beto.

Son olarak, maç hakkındaki tahminizi alacak olursak…

RC: Sporting hakkında oldukça olumsuz konuştum fakat beni bazen şaşırtıyorlar. Evimizdeki maçta 2-1, deplasmanda da 1-1 diyeyim.

CO: Son zamanlardaki performansımızı göz önünde bulundurursak Sporting üzerine tahmin yapabilmek çok güç. Belki Başakşehir de inanılmaz formda değil fakat Beşiktaş’a karşı aldıkları önemli bir galibiyetle geliyorlar. Alvalade’deki ilk ayak, ikinci maçın gerekli olup olmadığını gösterecek. Skor tahminlerim 1-1 ve 2-1. Başakşehir’in totalde 3-2’lik galibiyeti.

Published
5 yıl önce
Categories
Genel
Comments
No Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir