19/20 sezonu 1. devre değerlendirmesi-1

Sivasspor: Direkt hücumlar

İlk yarıyı topladığı 37 puanla lider bitirdi Sivasspor. Geçtiğimiz sezonun sonu itibariyle kadrodaki futbolcuların birçoğunun takımdan ayrıldığını, sezonun ilk antrenmanlarına altyapı oyuncuları hariç 8 kişiyle başlandığını düşünüldüğünde çok büyük bir başarı bu. Rıza Çalımbay’ın elindeki mütevazı kadroyla bunu başarabilmesinin en büyük faktörlerinden biri de geçiş oyunlarını çok iyi ve çok hızlı bir şekilde yapabilmeleri. Merkezde kazandıkları topları çok çabucak ön alana taşıyarak rakibi eksik yakalayıp gol buldukları birçok pozisyon var sezon içerisinde. Onları bir paragrafa sığdırmak çok da kolay değil açıkçası, ayrıntılarıyla Sivasspor’u yazdığım yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Ara transferde

Saha içerisinde oldukça kompakt bir takımlar, bu sayede çoğu defoları kapanabiliyor. Kağıt üzerinde en problemli kısımları Appindangoye & Caner Osmanpaşa tandemi. Beklenenin aksine bu ikili çok iyi bir uyum yakaladı, sezon başından bu yana her maçta birlikte oynadılar. Fatih Aksoy’u Beşiktaş’tan stoper olarak tanıyoruz fakat Rıza Çalımbay ondan gayet iyi bir kesici merkez oyuncusu çıkarttı, Caner&Aaron ikilisini en azından yedekleyecek bir isimlere ihtiyaç duyabilirler ligin ikinci yarısında. Bu takımın en çok konuşulan iki ismi Emre Kılınç ve Mert Hakan Yandaş’ın sezon sonunda sözleşmeleri sona eriyor. Devre arasında yolları ayırıp kulübün kasasını da doldurabilirler, sezon sonuna kadar birlikte kalıp güzel bir hikaye de yazabilirler. Devre arası transfer döneminde verecekleri bu kadar, belki de ligin kaderini belirleyecek.

Başakşehir: Geniş kadro

Abdullah Avcı’nın gidişinin ardından Okan Buruk’un takıma gelişiyle sert bir geçiş süreci yaşayarak giriş yaptı sezona Başakşehir. Olympiakos maçıyla ağustos ayı başında sezonu açan İstanbul ekibi, ilk 4 resmi maçının tamamını kaybetmesine rağmen daha sonrasında ligde oynadığı 15 maçın hiçbirini kaybetmedi. Burada da en çok ön plana çıkan faktör tabii ki geniş bir kadroya sahip olmaları oldu. Tam 28 farklı oyuncusuna şans veren Okan Buruk, bu alanda Kayserispor ile birlikte lig lideri durumunda. Aralarındaki tek fark, Kayserispor bunu zorunluluktan, Başakşehir ise bolluktan yapıyor. Başakşehir, ligdeki iyi gidişinin yanı sıra Avrupa’da da yoluna devam eden tek temsilcimiz konumunda. Türkiye Kupası’nı da dahil edersek şu anda yarışacak üç kulvarı bulunan tek takım olan Başakşehir, geniş kadrosuyla üçünü de idare edebilecek durumda.  

Ara transferde

Geçtiğimiz sezon çok büyük bir şekilde favori olduğu ligi Galatasaray’a kaptırmalarının belki de en büyük sebebiydi devre arası. Manuel da Costa’nın Al-Ittihad’e gidişi, Epureanu’nun sakatlanması ve devre arası transfer edilen Serdar Taşçı’nın beklenilen performansı verememesiyle birlikte puanları bir bir kaybetmişti Başakşehir. Yine devre arası alınan Robinho ve Demba Ba da istenilen katkıyı veremeyince şampiyonluk kaçmıştı. Bu kış transfer dönemi de onlar için oldukça önemli, belki takviye anlamında pek bir ihtiyaçları bulunmasa da kadroyu korumaları gerekiyor.

Trabzonspor: Ünal Karaman gönderiliş

Doğrusunu söylemek gerekirse en sona bıraktım Trabzonspor kısmını yazmayı. Yaşadıkları sakatlıklardan, sezonu çok erken açmalarından, buna rağmen sezonun ilk yarısını 3. sırada tamamlamalarından bahsederim diye düşünüyordum. Bunu da hocayı överek bağlayacaktım fakat Trabzon yönetimi buna izin vermedi. Hiç beklemediğim bir kararla hocayı gönderme kararı aldılar, altındaki sebebi gerçekten hiç bilmiyorum fakat her ne olursa olsun Ünal Karaman’ın bunu hak etmediğini çok net söyleyebilirim. Trabzonspor’un Ünal Karaman ile birlikte oynadığı etkili futbolun herkes farkında, üstelik bunu birkaç sezon önce esamesi okunmayan futbolcularla başardı. Buna rağmen hocanın gönderilişine şampiyonluk yolundaki direkt rakiplerinin dahi tepki göstermesi, Karaman’ın kişilik anlamında da gösterdiği olumlu durumun kamuoyu üzerindeki etkisini de net bir şekilde gösteriyor.

Ara transferde

Sezonu çok erken açtılar, daha takım oturmadan Avrupa yolunda birbirinden önemli karşılaşmalara çıktılar ve gruplara kalmayı başardılar. Bu süre zarfında takım gerek sakatlıklardan gerek yoğun maç temposundan oldukça yıprandı, sezon başında yaptıkları çok sayıda transfere rağmen halen kısıtlı ama kaliteli bir kadroları olduklarını söylesek yanlış olmaz. Mikel sezona istenildiği gibi başlayamamıştı, yüksek maaşı sebebiyle gönderilme haberleri dahi çıkmıştı fakat sonrasında performansını yükseltti. Yine de merkezde sertliği sağlayabilecek bir isme ihtiyaç duyuyor bu takım, en azından böyle bir hamle Sosa ve Parmak’ı saha içerisinde rahatlatır diye düşünüyorum. Bunun dışında Pereira ve Novak’ın sakatlandıkları anlarda problemler yaşadılar lig içerisinde, Kamil Ahmet’i sırf bu sebepten saha içerisinde izlemediğimiz nokta kalmadı. Bunun dışında benim kendisinden beklentimin çok yüksek olduğu Hüseyin Türkmen de bu sezon skora da etki eden hatalar yaptı, illaki bu hatalar olacaktır fakat bu takımın savunmaya da takviyede bulunması gerektiği çok açık.

Fenerbahçe: İç saha ve dış saha farkı

Fenerbahçelilerin en müzdarip olduğu konunun takımın deplasmanda kaybettiği puanlar olduğu hiç şüphesiz bir gerçek. Kadıköy’de yoğun taraftar desteğiyle oynadığı 8 karşılaşmada 19 puan çıkartan sarı lacivertliler; deplasmanda oynadığı Alanyaspor, Sivasspor, Kayserispor maçlarını kaybederken Malatyaspor, Göztepe ve Galatasaray maçlarında da berabere kaldı. Deplasmanda toplanılan puan bareminin herkes için düştüğü ligimizde, ikinci yarı Fenerbahçe bu durumu düzeltebilirse hiç şüphesiz çok büyük bir yükseliş yaşayacak.

Ara transferde

Hiç şüphesiz ki Fenerbahçe taraftarlarının neredeyse hepsinin takımları hattında en büyük derdi savunma hattı. Sene başında Serdar ve Sadık’ın yetenekleri sorgulanıyorken Adil Rami ve Zanka transferleri yapıldı fakat bu iki stoper de ne taraftarın ne de Ersun Yanal’ın beklentisini karşılayamadı. Bu sebepten en net ihtiyaçlarının stoper olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca Fenerbahçe ve transfer dönemi kavramlarını yan yana gördüğümüzde aklımıza gelen şeylerin en başında sol bek geliyor belki de. Hasan Ali’nin yaşadığı sakatlıkla birlikte bu gereksinim çok daha fazla arttı, daha transfer dönemi başlamadan Ricardo Rodriguez, Kolarov, Melnjak gibi isimlerin haberi çıkmaya başladı bile. Buraya da bir takviye bekliyorum artık. 

Beşiktaş: Toparlanma süreci

Şenol Güneş’le yaşanılan üst üste iki şampiyonluğun ardından önce duraklama, sonrasında ise gerileme sürecine girmişti Beşiktaş. Abdullah Avcı’nın gelişiyle birlikte de oldukça sert bir geçiş yaşandı. Büyük umutlarla girilen sezonun ilk 6 haftasında sadece bir galibiyet alındı, topladığı sadece 5 puanla küme düşme hattında bulunuyordu siyah beyazlılar. Daha eylül ayı bitmeden Abdullah Avcı için gönderilme haberleri de çıkmaya başlamıştı. Her şey çok kötü gidiyorken ilk yarının kırılma anı ise saha dışında yaşandı. Önce Fikret Orman görevinden istifa etti, daha sonrasında seçimle Ahmet Nur Çebi başkanlık koltuğuna oturdu. Bir hafta sonra ise soyut bir final niteliğindeki Galatasaray maçından galip geldi Beşiktaş. Bu galibiyet hem hocanın takımdaki kredisini arttırdı hem de futbolcuların ve taraftarların motivasyonunu arttırdı. Tabii ki yeni yönetimin gelişiyle birlikte maaş ödemelerindeki düzelmelerin de bunda bir faktör olduğunu söylemezsek olmaz. Galatasaray galibiyetiyle başlayan kazanma serisi, tam 6 hafta devam etti. Beşiktaş’ın geçen sezon da ilk yarıyı çok kötü geçirmiş olduğunu düşündüğümüzde, açıkçası ben bu toparlanmanın bu kadar çabuk yaşanacağını hiç tahmin etmiyordum. Bu açıdan bu “toparlanma süreci”ne erken girilmiş olması, Beşiktaş’ın şampiyonluk yarışında kalabilmesi adına çok olumlu bir durum oldu.

Ara transferde

Abdullah Avcı’nın Başakşehir’i kademe kademe bu noktalara gelmişti, onların yükselişinin ilk adımı da savunmalarındaki düzelmeydi. Beşiktaş’ta da bu sezonun ilk yarısında bunu net bir şekilde gördük, son oynadığı 11 karşılaşmada sadece 7 gol yedi. Bireysel performanslar anlamında hala benim gözümde istenilen yere gelinememiş olsa da, Ahmet Nur Çebi’nin finansal problem yaşadıklarını ciddi bir dille aktardığını düşündüğümüzde Beşiktaş’ın transfer önceliğini defans hattına vereceğini hiç tahmin etmiyorum. Transferin son günlerinde takıma dahil olmuş Abdoulay Diaby, sezonun bazı anlarında ışık verir gibi olsa da Beşiktaş taraftarının belki de en beğenmediği isim halinde. Sağ tarafta Boyd’un da isteneni veremediğini düşündüğümüzde bu takımın acil şekilde bir sağ ön oyuncusuna ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca her ne kadar merkezde bir Atiba & Elneny formülü oluşturulmuş olsa da, Dorukhan’ın sakatlığı sebebiyle bu ikili zorunluluktan oluşturuldu. Atiba, bugüne kadar gördüğümüzden daha farklı bir görev alıyor saha içerisinde. Ve yaşı 36. Bu performansını bütün bir sezona yayabilmesini beklemek tamamen hayalcilik olacaktır, bu sebepten kış transfer döneminde Beşiktaş’ın bir de 8 numara alacağını düşünüyorum. Forvet kısmında ise Burak’a güvenilmeli mi, bilemiyorum…

Galatasaray: Beklentinin altı

İki sezon üst üste şampiyonluk, Şampiyonlar Ligi gelirleri derken sezon başında kağıt üzerinde bu ligin çok çok üzerinde bir kadro kurulmuştu. Falcao, Seri, Lemina, Babel ve Nzonzi’yi tek transfer döneminde kadrosuna katmış bir takımdan bahsediyoruz. Bunun yanında Luyindama’nın da bonservisinin alındığını hatırlatalım. Böylesine geniş bir kadroyla sezona giriş yapan Galatasaray; Şampiyonlar Ligi’nde topladığı sadece 2 puanla grubunu son sırada, Süper Lig’i ise lider Sivasspor’un 10 puan gerisinde 7. sırada bitirdi. Suçu takımın kadro kalitesine atabilmek yanlış olur, takımın oyun kurgusunda doğru olmayan çok net şeyler var sezon başından beri. Takımın başında başka bir hoca olsa normal şartlar altında çoktan gönderilirdi fakat Galatasaray camiası Fatih Terim’e oldukça inanıyor. İkinci yarıda sarı kırmızılıların neler yapacağını hep birlikte göreceğiz.

Ara transferde

Sezon başından bu yana, oyun içerisinde yakın tarihin en yavaş Galatasaray’ını izliyor olabiliriz. Bunun faturası önce Steven N’Zonzi’ye, daha sonrasında ise Ryan Babel’e kesildi. Bunu yadsımak mümkün değil fakat bu isimler profilleri itibariyle bunu vaad ediyordu, profili yanlış kullanmakla alakalı bir durum olduğunu düşünüyorum. En basitinden, bundan 1-2 sene önce Beşiktaş’ta harikalar yaratan Babel’in arkasında Caner ya da Adriano oynuyordu. Babel’in o performansında bu iki bekin katkısını göz ardı edebilmek mümkün değilken bu sezon arkasına çok daha temposuz bir isim olan Nagotomo koyuldu. Galatasaray’ın iki bekinden de istediği katkıyı alamadığını düşünenlerdenim. Sadece bireysel olarak değil, takımın oyununu da olumsuz anlamda etkiledikleri ortada. Geçen sezonun kış transfer döneminde radikal bir şekilde iki stoperini de değiştiren Fatih Terim’in, bu sezon aynısını beklerde yapacağını öngörüyorum. Linnes’in tekrardan kadroya katılacağı söylentileri de bunun en büyük habercisi belki de. Bunun dışında geçen sezon şampiyonlukta büyük payı olan Onyekuru’nun da Monaco’dan kiralanacağı konuşuluyor, bence çok mantıklı.


Published
5 yıl önce
Categories
FutbolGenel
Comments
No Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir